Açılış Sayfam Yap Sık Kullanılanlara Ekle Yazıcıya Yolla Ana Sayfa Kayıt Ol Giriş

İLETİŞİM : İLCEMSEYDİSEHİR@HOTMAİL.COM


   
  SEYDİSEHİR İLÇESİ
  YERALTI KAYNAKLARI
 
Seydişehir ve yakın çevresi

Seydişehir ve yakın çevresi; Enerji Hammaddeleri, Endüstriyel Hammaddeler ve Metalik Madenler açısından zengindir.

1- SEYDİŞEHİR VE YAKIN ÇEVRESİ ENERJİ HAMMADDELERİ

1.1- Sıcak ve Mineralli Sular (Termal Su=Jeotermal Enerji)

Daha çok kaplıca ve konut ısıtmada kullanılan sıcak ve mineralli sular; Seydişehir’in kuzeyinde Ilıca Tepe’de Seydişehir Ilıcası ve Açık Ilıca, Kavak Köyü (Seydişehir) kuzeybatı kesiminde, Çaltepe (Akçalar) batısında Ketirağılları, Seydişehir Devlet Hastanesi Bahçesi, Karabulak Köyü (Seydişehir) batısı ve yeni sanayi doğusunda Hüyük Tepe civarında sıcak ve mineralli su kaynakları bulunmaktadır.

 

1.1.1- Kavak Köyü (Seydişehir) Sıcak ve Mineralli Su Kaynakları

 

Kaynakların yakın çevresinde altta Ordovisiyen yaşlı Seydişehir Formasyonu’na ait şistler, üstte Kuvaterner yaşlı traverten ve alüvyon yer almaktadır. Seydişehir’in bulunduğu bölgede; batıda Toros dağ silsilesi ile doğuda volkanitler arasındaki kuzeybatı-güneydoğu yönlü grabenin varlığıyla oluşan faylara dik ve paralel ikincil faylar gelişmiştir. Sıcak su ve maden suyu kaynaklarının grabeni oluşturan Seydişehir şistlerinin üzerinde gelişmiş olması ve bazı yerlerde Kambriyen yaşlı Çaltepe Formasyonu’nun şistler üzerinde devrik olarak bulunması tektonizmanın etkinliğini göstermektedir. Jeotermal modele göre; Kavak Köyü (Seydişehir) sıcak ve mineralli su kaynakları, yer kabuğunun kırık (fay) ve çatlaklı zonlarını izleyerek derinlere inen yüzey sularının, derindeki kızgın magma yuvaları yakınlarındaki uygun rezervuarlarda ısınmasıyla oluştuğu tahmin edilmektedir. Geçirgen kayalardan oluşan bu rezervuarlarda, doğal sirkülasyona bağlı olarak sürekli ısınan ve basınç kazanan bu sular, yine kırıklı-çatlaklı zayıf zonları izleyerek yeryüzüne çıkmaktadır. Sondaj kuyularına ait kaynaklarına ait debi ve sıcaklıklar; 20-25 l/sn debi ve 49-51 oC sıcaklık arasında değişmektedir. Sıcak ve mineralli suların bulunduğu bölge, geniş bir sıcak su rezervuar alanı sunmaktadır. Bazı kesimlerde artezyen yoluyla irili-ufaklı soğuk ve sıcak su çıkışlarına rastlanmaktadır.

 

Sıcak su çıkışlarına bağlı olarak gelişen travertenlerin akifer seviyeleri zamanla kapanarak su çıkışları kaybolmuş ve siyah kubbemsi tepecikler halini almıştır. Kavak Köyü sıcak su çıkışlarının çoğunluğu gayzer türünde olup, sıcak suların erittiği mineraller yeryüzünde gayzer ağızlarının etrafında birikerek traverten taraçaları ve traverten konileri oluşturmuş ve halen oluşturmaya devam etmektedir. Ayrıca, kaynakların etrafında kalkerin periklinal tabakalar biçiminde çökelmesi, volkan konilerini andıran şekillerin meydana gelmesine yol açmıştır. Kavak Köyü travertenlerinin sürekli su akışından yoksun olan bölümleri, atmosfer etkilerine bağlı olarak zaman içinde matlaşıp ve giderek pamuk beyazı rengini yitirmektedir. Bu nedenle dengeli bir su dağılımı uygulayarak traverten bölgeleri uzun süre kuru bırakılmaması gerekmektedir.

 

Kavak Köyü çevresinde rezervuar sahasının bir çok kesiminde, daha önceden aktif ama şimdi ise oluşumunu bitirmiş ve halen oluşması devam eden aktif travertenler de gözlenmektedir. Bölgenin tektonik olarak aktif olması nedeniyle eski kaynakların bir çoğu, tektonik hareketler sonucu yer değiştirmiştir. Bol karbondioksit gazıyla birlikte çıkan sular demirli olduğundan, çıkış noktalarını kırmızıya boyamaktadır.

Kavak Köyü mineralli ve sıcak su kaynaklarının kimyasal analizlerinden elde edilen SiO2, Na ve K mg/l olarak değerlerinden hareket ederek Jeotermometre bağıntılarına göre; Jeotermal Kaynağın Rezervuar (Hazne Kaya) Sıcaklığı: Silika Sıcaklığı’na göre; 43-86 oC arasında, Sodyum ve Potasyum Sıcaklığı’na göre; 352-548 oC arasında değerler vermektedir.

Katyonlar bakımından (Sodyumlu, Kalsiyumlu, Magnezyumlu, Potasyumlu, az miktarda Demir ve Bor içerikli) ve Anyonlar bakımından (Bikarbonatlı, Sülfatlı, Klorürlü, az miktarda Florür, Bromür,

Nitrat, Nitrit ve Fosfat içerikli) termal sular sınıfına girmektedir. Yine bu termal sular; kimyevi bileşimlerine göre şifalı suların bikarbonatlı ve klörürlü sular sınıfına girmektedir.

Kavak Köyü sıcak ve mineralli suları; binaları ve kentleri merkezi sistemle ısıtma, sıcak kullanma suyu (kaplıca) olarak ve seraların ısıtılmasında (turfanda sebzecilik, meyvecilik ve çiçekçilik) alanlarında kullanılabileceği gibi kümes ve ahır ısıtılması, mantar ve tropikal bitki yetiştirme, sağlık tesisleri (termal tedavi ve diğer turistik tesisler), cadde ve toprak ısıtma, yüzme havuzları ve balık çiftlikleri alanlarında da kullanılabilir.

Kaptaj durumu; kadın ve erkeklere ait küçük hamamlar mevcut olup, sosyal tesislerin yapımı devam etmektedir. Sıcaklık ve debi artırma amacıyla sıcak ve mineralli su rezervuar alanında; jeolojik, hidrojeolojik ve jeofizik çalışmaları devam etmektedir.

Ayrıca, çevresinde traverten oluşturan Yenice Köyü harmanları oniks ocağı kuzeybatısında artezyen yapan soğuk su kuyusu, asfalt yol kenarında bulunan soğuk su çeşmesi, Kavak Köyü ve yakın çevresinde çıkış yapan sıcak ve soğuk sular; TS-9130 (1991) Maden Suyu içilebilir isimli metni ve 18.10.1997 tarih ve 23144 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Sağlık Bakanlığı Yönetmeliği’ne göre maden suları; jeolojik oluşumları, fiziksel-kimyasal-mikrobiyolojik özellikleri açısından “Maden Suyu” tariflerine uygunluk göstermektedir.

Kaynakların etrafında oluşacak her türlü kirlenmeye karşı önlemler alınarak ve çevresinde koruma alanları belirlenmelidir.

 

1.1.2- Seydişehir Ilıcası ve Açık Ilıca Sıcak-Mineralli Su Kaynakları

Seydişehir Ilıcası ve Açık Ilıca sıcak su kaynağı; Seydişehir İlçesi kuzeyinde bulunan Ilıca Tepe’nin zirvesinde yer almaktadır. Seydişehir Formasyonu’nda meydana gelmiş muhtemel bir kırık zonunun hidrolik oluk oluşturarak, Çaltepe Formasyonu’nda yüzeye çıkan sular oluşturmuştur. Çaltepe Formasyonu, iletme kapasitesi sınırlı karstik kanallarla örgülü oluşu sıcak su kaynağının debisinde fazlaca bir değişiklik meydana getirmemektedir.

Seydişehir Ilıcası; eskiden kubbeli, derinliği 1 m ve 2x2 m boyutunda bir hamam niteliğinde olan kapalı bir ılıcaydı. Halk; kaplıca olarak ve içerek bu sudan faydalanıyordu. Temizlik maksadıyla olduğu kadar romatizma, çıban ve kaşıntılar için de kullanılmakta olup, halk bu havuzundan yararlanmaktaydı. Seydişehir Ilıcası; Bikarbonat ve Kalsiyum iyonlarınca zengin Bromürlü bir sudur. CO2 içeren kaynağın radyoaktivitesi 8 Eman (800 pCi/l)’dir. Düşük debili ve 32.5 oC sıcaklıktadır. Kapalı Ilıca’nın 500 m kadar kuzeyinde üstü Açık Ilıca mevcuttur. Travertenler arasından çıkan su 4-5 m uzaklıktaki havuza akmaktadır. Buda 2x2 m ve 1 m derinliktedir. Kaynağın radyoktivitesi 20 Eman (2000 pCi/l)’dir ve 32 oC sıcaklıktadır.

Ilıca Tepe’de bulunan sıcak suların son durumu ise; kaptaj tesisi olarak 1.5x1.5x1 m boyutunda alttan su alımlı bir biriktirme havuzu bulundurmaktadır. Bu kaynaklar üzerine kurulmuş iki kapalı havuz (erkek ve kadınlar için) ve pansiyon olarak kullanılan binanın yanısıra kaynak çevresi çay bahçesi olarak kullanılmaktadır.

Seydişehir Ilıcası ve Açık Ilıca Sularının Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri: 18.09.1991 tarihinde yapılan analizlere göre; renksiz, kokusuz, belirli bir tadı yok, debi 1.42 l/sn, sıcaklık 31 oC’dir. Toplam sertlik 24.41 odH (Alman Sertliği) olarak tespit edilmiştir.

Katyonlar bakımından (Kalsiyumlu, Magnezyumlu, Sodyumlu, Potasyumlu az miktarda Demir, Arsenik, Bor, Lityum ve Mangan) ve Anyonlar bakımından (Bikarbonatlı, Klorürlü, Sülfatlı, az miktarda İyodür, Florür, Nitrat, Nitrit ve Fosfat) içerikli olup, bu kaynakların toplam mineralizasyon değerleri: 759.418-787.530 mg/l arasındadır. Karstik kristalize Çaltepe Formasyonu’ndan beslendiği tahmin edilen Ilıca Tepe sıcak su kaynağı; “mineralce fakir termal sular” yani AIH’a (Uluslar arası Hidrojeologlar Birliği) göre “az mineralli sıcak su (=Akroterm)” sınıfına girmektedir.

CaCO3’ca zengin, CaSO4’ca doygun değildir. Suyun sertlik derecesine göre (17.19 Fs=Fransız Sertliği) “Tatlı su”, pH değerine göre (7.42) ise kaplıca banyolarında ve içme kürlerinde “Olumlu Bazik Sular” olarak belirlenmiştir.

Aynı bölgede son yıllarda sıcak kullanma suyu (kaplıca) amaçlı yapılan sondajlarda gerekli sıcaklık ve debi elde edilememiştir. 2001 yılında yapılan iki adet sondaj kuyusu; debileri yağışların bol olduğu dönemlerde artezyen yapmakta, 2-3 l/sn olup ve sıcaklıkları 30-32 oC civarındadır.

 

1.1.3- Ketirağılları Sıcak ve Mineralli Su Kaynağı

Kaynağın yakın çevresinde altta Ordovisiyen yaşlı Seydişehir Formasyonu’na ait şistler, üstte Kuvaterner yaşlı traverten ve alüvyon yer almaktadır.

Kaynağa ait debi ve sıcaklık; 0.1-2 l/sn debi ve 23 oC sıcaklıktadır.

Suyun kimyasal özellikleri; pH: 6.7, Toplam sertlik 48.3 dHo (Alman Sertliği) olarak tespit edilmiştir. Katyonlar (Sodyumlu, Kalsiyumlu, Magnezyumlu, Potasyumlu) ve Anyonlar (Bikarbonatlı, Klorürlü, Sülfatlı) termal su sınıfına girmektedir.

Kaynağın toplam mineralizasyon değeri; 3 380 mg/l’dir.

Ketirağılları sıcak ve mineralli kaynakğının kimyasal analizlerin den elde edilen SiO2, Na ve K değerleri, Jeotermometre bağıntılarına göre; Jeotermal Kaynağın Rezervuar (Hazne Kaya) Sıcaklığı: Silika Sıcaklığı’na göre; 64 oC, Sodyum ve Potasyum Sıcaklığı’na göre; 372 oC (Na/K oranı 5’den az ise bağıntılar yüksek değer verir) değerler vermektedir.

 

1.1.4- Hüyük Tepe Sıcak ve Mineralli Su Kaynağı

Kaynağın yakın çevresinde altta Ordovisiyen yaşlı Seydişehir Formasyonu’na ait şistler, üstte Kuvaterner yaşlı alüvyon yer almaktadır. Kaynak, büyük ekseni 40 m ve küçük ekseni 10 m civarında olup elips şeklinde bir gölet içerisinden kaynamaktadır.

Kaynağa ait debi ve sıcaklık; 0.5-1 l/sn debi ve 23 oC sıcaklıktadır.

Katyonlar (Kalsiyumlu, Magnezyumlu, Sodyumlu, Potasyumlu, az miktarda Demir, Arsenik, Bor, Mangan içerikli ve Anyonlar (Bikarbonatlı, Klorürlü, Sülfatlı, az miktarda İyodür, Florür, Nitrat, Nitrit, Azot ve Organik madde içerikli termal su sınıfına girmektedir. Ayrıca CO2 gazı çıkışları da mevcuttur.

 

1.1.5- Devlet Hastanesi Sıcak ve Mineralli Su Kaynağı

Kaynağın yakın çevresinde altta Ordovisiyen yaşlı Seydişehir Formasyun’na ait şistler, üstte Kuvaterner yaşlı traverten ve alüvyon yer almaktadır.

Kaynağa ait debi ve sıcaklık; küçük debili ve 20 oC sıcaklıktadır.

 

1.1.6- Seydişehir ve Yakın Çevresindeki Sıcak-Mineralli (Jeotermal Enerji) ve Soğuk Suların Kullanılabileceği Alanlar Seydişehir ve yakın çevresindeki Seydişehir Ilıcası ve Açık Ilıca, Kavak Köyü, Ketirağılları, Hüyük Tepe ve Hastane sıcak ve mineralli suları; ekşi, kalevi (alkalen), topraksal ekşi, demirli ve karbondioksitli sular sınıfına girmektedir. Bu özelliklerinden dolayı; mide ve barsakların peristaltik (rezorbsiyon) hareketlerini hızlandırma, idrarı artırma, karaciğer-safra kesesi, kalp-damar, gut ve şişmanlık gibi metabolizma bozukluklarında, üst solunum yolları, mide rahatsızlıkları ve kansız hastalarla, nekahet döneminde bulunanlar, bu suları içmekle ve banyo şeklinde yararlanabilirler.

Ayrıca, Seydişehir Ilıcası ve Açık Ilıca sıcak ve mineralli su kaynağının kimyasal bileşiminde bikarbonat miktarının fazla olması nedeniyle; suyun alkali özelliği ile mide asidi fazlalığının nötralize edilmesinde, hazımsızlık şikayetlerinde sindirimi kolaylaştırmada, damar sertliği riskini azaltmada, C vitamini etkisinin artırılmasında, böbrek ve idrar torbası taşlarının ameliyat sonrası kalıntılarının uzaklaştırılması ve yığışım oluşumlarının önlenmesinde, romatizmal hastalıklar için de faydalı olabilir.

Sıcaklık ve debileri bakımından yeterli sayılabilen, Seydişehir ve yakın çevresindeki sıcak ve mineralli su kaynaklarının detaylı olarak, jeolojik-hidrojeolojik ve jeofizik çalışmaları yapılarak “binaları ve kentleri merkezi sistemle ısıtma, sıcak kullanma suyu (kaplıca) olarak ve seraların ısıtılması (turfanda sebzecilik, meyvecilik ve çiçekçilik)” alanlarında kullanılabilirliği araştırılıp incelenerek ekonomiye katkısı sağlanabilir. “Kümes ve ahır ısıtılması, mantar ve tropikal bitki yetiştirme, sağlık tesisleri (termal tedavi ve diğer turistik tesisler), cadde ve toprak ısıtma, yüzme havuzları ve balık çiftlikleri” alanlarında da kullanılabilirliği üzerinde durulmalıdır.

Enerji, günümüzde tüm dünya ülkelerinin en başta gelen sorunları arasındadır. Tüm dünyada hızlı bir artış gösteren enerji ihtiyacının büyük bir kısmı, bir süre daha fosil yakıtlar (petrol, kömür ve doğalgaz) ve hidrolik enerji ile karşılanabilecektir. Fosil yakıtların kısa bir dönemde tükenmesi ve bir süre sonra bunların yerini yeni enerji kaynaklarının alması beklenmektedir. Bu nedenle, son yıllarda bütün ülkeler yeni enerji kaynaklarının gelişmesine özen göstermektedir. Bu yeni enerji kaynaklarından birisi de “jeotermel enerji”dir. Özellikle, jeotermal enerjinin ucuz, temiz, yenillenebilir oluşu, kabuklaşma sorununun çözümü ve kullanımının özendirilmesi nedeniyle kullanım hızı artmıştır. Düşük sıcaklıklı sahlar (40-150 oC), konut ısıtmacılığı amacıyla kullanılmaktadır. Halen, Gönen (Balıkesir), Simav (Kütahya), Kırşehir, Afyon,

Kızılcahamam (Ankara), Kozaklı (Nevşehir), Sandıklı (Afyon), Balçova ve Narlıdere (İzmir), Diyadin (Ağrı) merkezi şehir ısıtma sistemleri mevcuttur. Türkiye jeotermal enerji potansiyelinin yaklaşık % 95’i ısıtmaya uygun jeotermal sahalardan oluşmaktadır.

Ayrıca, çevresinde traverten oluşturan Yenice Köyü harmanları oniks mermer ocağı kuzeybatısındaki artezyen yapan soğuk su kuyusu, asfalt yol kenarında bulunan soğuk su çeşmesi ve Kavak Köyü ve yakın çevresinde çıkış yapan sıcak ve soğuk sular; TS-9130 (1991) Maden Suyu içilebilir isimli metni ve 18.10.1997 tarih ve 23144 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Sağlık Bakanlığı Yönetmeliği’ne göre maden suları; su özellikleri (jeolojik oluşumları, fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik özellikler) açısından “Maden Suyu” tariflerine uygunluk göstermektedir.

 

Seydişehir ve yakın çevresi; içme ve doğal kaynak suları açısından da zengin sayılabilir. İçerikışla, Beldibi ve Kuğulu Gölü pınarlarının suları; jeolojik oluşum, fiziksel-kimyasal, mikrobiyolojik, zehirli maddeler ve radyoaktivite miktarı özellikleri bakımından içme ve doğal kaynak suyu niteliği taşımakta olup, yine aynı sayılı resmi gazeteye göre bu sular; “içme ve doğal kaynak suyu” tariflerine uymaktadır. Piyasada satışa sunulan doğal kaynak ve içme suları özeliklerinin de hemen hemen hepsini taşımaktadır.

Ayrıca, yukarıda adı geçen karstik kaynaklardan çıkan soğuk sular; pH 3.8-10.5, koliform 200 max/ml, sıcaklık (12-16 oC), sertlik (14.5-21.5), suyun asit bağlama özelliği (SVB) yetenekleri (1.5-3.5), kalsiyum (60-160 mg/l), O2 9 mg/l’den

yukarı, CO2, Cl, N, Pb, Na ve Cu gibi element ve bileşiklerin miktarları bakımından “soğuk su balıkları (alabalık)

yetiştiriciliğinde su parametreleri” değerlerine uygunluk göstermektedir.

 

1.1.7- Jeotermal Akışkanların Sıcaklıklarına göre Kullanım Alanları

Jeotermal enerjinin kullanımı akışkan sıcaklığına bağlı olarak şöyledir:

 

150 oC ve daha büyük sıcaklıklarda elektrik üretimi ve daha küçük sıcaklılarda da ısıtmada kullanılabilir.

 

1.2- Maden Suyu; içilebilir nitelikteki sağlık için kullanılan Maden Suyu kaynakları; Kavak Köyü (Seydişehir) civarında bulunmaktadır.

1.3- Karbondioksit (CO2) Gazı; genellikle gaz şeklinde kullanılan; kimyasal madde, ikincil petrol ve kuru buz üretiminde, meşrubat ve soda sanayiinde, gıda şoklamasında, seracılıkta, meyve ve sebzelerin korunmasında kullanılan, sanayinin vazgeçilmez hammaddesi olan karbondioksit gazı; Seydişehir’in doğusunu oluşturan Miyosen yaşlı volkanitlerin yaygın olduğu bölgede, İncesu Köyü civarında üç ayrı noktada karbondioksit gazı çıkışına rastlanmaktadır. Ayrıca, alttan genç volkanlar yoluyla ısındığı tahmin edilen Seydişehir Ilıcası ve Açık Ilıca, Kavak Köyü civarındaki sıcak su çıkışlarıyla birlikte karbondioksit gazı çıkışları da gözlenmektedir.

 

1.4- Kömür, Bitümlü Şist ve Marn; yakıt olarak kullanılan kömür ve yanıcı karakterli, tabii karbonhidrat içerikli bitümlü şistler ve daha çok çimento hammaddesi olarak kullanılan marn; Seydişehir ve yakın çevresinde değişik miktarlarda rezervleri bulunmaktadır. Bunlardan ilk akla gelen Beyşehir-Seydişehir linyitleridir. Bunlar dört sektöre ayrılmıştır: Karadiken-Beyşehir (1 105 Kcal/Kg, Kükürt % 1.09), Akburun-Eğlikler-Beyşehir (700 Kcal/Kg), Avdancık-Bayındır-Beyşehir (1 155 Kcal/Kg, Kükürt % 1.10) ve Akçalar-Esence-Seydişehir, Beyşehir (1 083 Kcal/Kg, Kükürt %1.10)’dir.

Yalıhüyük civarında Suğla Gölü tabanındaki genç çökeller içerisinde çok killi linyit damarına rastlanmıştır.

İçerikışla formasyonu (Seydişehir); koyu-mavi renkli kristalen kireçtaşları içerisinde kömür damarları ve bitüm izlerinin bulunduğu tespit edilmiştir.

Yarpuz formasyonu (Seydişehir); ince tabakalı pembe renkli kireçtaşları içerisinde bitümlü seviyelere rastlanmıştır.

Ağaçtepe formasyonu (Seydişehir); kırıntıları içerisinde kömürlü ve bitki kırıntılarına rastlanmıştır.

Ahırlı İlçesi ve Karabayır Köyü (Bozkır) civarında linyit zuhurlarına rastlanmıştır.

Çatköy formasyonu (Bozkır); yer yer 2-3 m kalınlıkta kumtaşı ve 5-30 cm kalınlıkta kömür mercekleri içeren kil ve marn düzeylerini de kapsar.

Gündüğün formasyonu (Aydınkent-İbradı); gölsel alanlarda kömür seviyelerine rastlanmıştır. Cevizli formasyonu (Akseki); Çınardibi ve Günyaka köyleri, Akşahap ve Maşata Mah. (Aydınkent) civarı kuvarsit/şeyl/kumtaşı/kireçtaşından oluşmuş olup, yer yer kömür düzeyleri içerir. Üzümdere Köyü (Akseki); Üzümdere formasyonu içerisindeki kumtaşı tabakaları yer yer kömür damarları kapsamaktadır.

Gündoğmuş İlçesi’nin 6 km kuzeybatısındaki Kızılbağ formasyonu (Akseki) kireçtaşı tabakaları arasında çok ince, laminalı, bitümlü, karbonlu siyah şeyl ve ince kömür damarları mevcuttur. Çukurköy (Akseki) civarında Üst Karbonifer-Permiyen yaşlı yer yer işletilebilir, 60 cm-2 m kalınlığa erişebilen kömür damarlarına rastlanmıştır.

Akkuyu formasyonu (Akseki) içerisinde koyu-gri renkli kireçtaşları arasında asfaltlı ve bitümlü şeyl tabakaları bulunmaktadır.

Derebucak civarında, Kretase yaşlı birimler içerisinde kömürlü seviyeler bulunmaktadır.

 

1.5- Petrol ve Şeyl; daha çok yakıt olarak kullanılan petrol ve yanıcı karakterli şeyller; Dibektaş, Şerif, Çobankara ve Deliktaş (Seydişehir-Akseki) kireçtaşlarının organik yüzdelerine göre petrol özelliklerine göre; Dibektaş kireçtaşının zayıf, Şerif ve Çobankara kireçtaşının orta, Deliktaş kireçtaşının iyi ana kaya olabileceği söylenebilir. Yine aynı kayaçların gözeneklilik ve geçirgenlik değerlerine göre; düşük ve zayıf gözeneklidirler. Bu birimler ancak ikincil gözeneklilik ve geçirgenlik halinde hazne kaya olabilir. Ayrıca, zamanla örtü kaya özelliği taşıyabilirler. Deliktaş kireçtaşının iyi ana kaya, Şerif kireçtaşının da iyi hazne kaya olabileceği söylenebilir. Kocayusuf senklinalinin devamında yer alabilecek antiklinaller yapısal kapan olabilir. Üst Triyas yaşlı Sarpyardere formasyonunun (Taraşçı-Küpe Dağı) siyah şeylleri ve Silüriyen’in siyah şeylleri ana kaya olabilir. Orta Triyas yaşlı Taraşçı kireçtaşı ve adlanmamış Permiyen yaşlı kireçtaşı da hazne kaya olabilir.

Akseki yöresinde Üzümdere antiklinalinde açığa çıkan Akkuyu formasyonunun siyah şeylleri iyi ana kaya olabilir. Akkuyu formasyonunun yapraklı siyah şeylleri ve Bakalasay formasyonu marn ve şeylleri örtü kaya olabilir.

Hendos dolomiti (İbradı) ve Üzümdere formasyonunun kumtaşı ve kireçtaşı seviyeleri hazne kaya olabilir. Pisarçukuru ve Üzümdere, her iki formasyonun taneler arası boşluklarının yer yer petrol kapsadığı tespit edilmiştir. Akseki kireçtaşının oolitik ve dolomitik kısımları da hazne kaya olabilir. Makroskopik olarak bakıldığında Taraşçı kireçtaşının siyah renkli şeyl ve mikritik kireçtaşları ile Akkuyu formasyonuna ait plaket kireçtaşı seviyeleri petrol kaynak kaya görünümündedir.

 

2- SEYDİŞEHİR VE YAKIN ÇEVRESİ ENDÜSTRİYEL HAMMADDELERİ

 

2.1- Kil (Kaolen, İllit, Montmorillonit);

seramik, çimento, boya, ilaç, gübre sanayiinde, ağartma toprağı olarak kullanılan killer; Seydişehir-Beyşehir-Yalıhüyük-Ahırlı-Bozkır ilçeleri arasındaki Neojen havzasını oluşturan bol karbonlu kil seviyeleri ve killerle karışık ince linyit damarları harmanlanarak kumlu ve kireçli-kumlu toprakların ıslahında kullanılabilir.

Katrangediği ve Doğankuzu (Seydişehir) boksitlerinde kaolinitik zonlar gözlenmektedir. Yaylacık Köyü civarında kaolen ve Çavuş Kasabası (Seydişehir) civarında saf ve safa yakın kaolinit oluşumları mevcuttur.

İncesu Köyü civarında bentonit ve Bostandere Kasabası (Seydişehir) civarında ise; illit ve bentonit zuhurları gözlenmektedir.

Tol Köyü (Seydişehir) civarında da diyatomitik bentonit zuhurlarına rastlanmaktadır.

Erenler Dağı ve Alacadağ volkanizmasının (Seydişehir) hidrotermal değişmesi sonucu kaolen-bentonit yataklanmaları oluşmuştur.

 

2.2- Alunit; Daha çok Şap Taşı olarak bilinir. Boya, matbaa, deri, kağıt ve tıp alanında kullanılan alunit; Erenler Dağı ve Alacadağ volkanitleri, Kartalkaya andezitleri ve Ketenli formasyonunda (Seydişehir) yer yer rastlanmaktadır.

 

2.3- Boksit; Türkiye’nin en büyük rezerve sahip alüminyum hidroksit, alüminyum sülfat, alümina, birincil alüminyum eldesinde, ateşe dayanıklı tuğla yapımında ve inşaat sanayiinde kullanılan boksit yatağı Seydişehir-Akseki bölgesinde bulunmaktadır. Katrangediği formasyonu; birimleri içerisindeki ince çatlaklar bazen kalsit bazen de boksit, kil ve demir oksitle dolgulanmıştır.

Doğankuzu formasyonu; altta boksitli bir seviye mevcuttur. Karstik şekiller bakımından zengin, boksitten dolayı pembemsi bir renk almıştır. Bu formasyon içerisinde 0-10 m kalınlığında boksit çimentolu breşik seviyeler izlenir. Bununla birlikte yine bu formasyon içerisinde ikinci bir boksitleşme seviyesi görülmektedir.

Akseki-Seydişehir Birimi; Üst Senoniyen tabanında boksit oluşumları vardır. Ayrıca, en Üst Kretase içerisinde de boksit oluşumları vardır.

Ayrıca; Katrangediği ve Doğankuzu formasyonlarının bünyesinde bulunan en büyükleri olan Mortaş-Doğankuzu yatakları dışında Seydişehir ve Akseki bölgesinde irili-ufaklı boksit yatağı ve zuhurları mevcuttur. Bunlardan bazıları; Mortaş yakınında Ağaçyolu, Madenli Yaylası civarında Morçukur ve Morbelen, Bulamaç Kazanı, Çatmakaya Köyü ve Çatmakaya Yaylası civarında Asartepe, Susuz Yaylası civarında Aşağı Susuz, Çardaksırtı, Çamalanı, Kurna Boğazı, Güğümtaş, Çürüktaş, Kırcadı ve Kırklar, Gömene ve yakınında Kızılalan, Toprakkapı, Kızıltoprak (Akseki-Gencek), Yarpuz civarında Kaklıktaş, Erikli Gedik, Heseyeri (Plaser) ve Karakışla, Kızıltaş (Değirmenlik) vb. gibi...

 

2.4- Kırmızı Çamur; Eti Alüminyum A.Ş Genel Müdürlüğü'ne ait kırmızı çamur barajındaki Kırmızı çamur; boksitten alümina üretimi sırasında ortaya çıkan bir atık madde olup, genel olarak demir ve alüminyum oksitleri ana bileşenler olarak içerirken, silisyum, titanyum, sodyum ve kalsiyum oksitler ikincil bileşenlerdir. Çelik endüstrisi, otomobil, uzay ve uçak sanayiinde kullanılan Vanadyum, termometre yapımında kullanılan Galyum, P, Mn, Mg, Zn, Zr, Th, Cr, Nb, Y, Sc, La vb. oksitleri ise eser miktarda bulunmaktadır.

Kırmızı çamurun mineralojik özellikleri; başlangıçta boksitte bulunan ve proses sırasında dönüşmeden kalan fazlar (gibsit, böhmit, diyaspor, hematit, götit, anataz, rutil, ilmenit, silis, kalsit, vb.), proses sırasında oluşan fazlar (sodalitler, kankrinitler, sodyum titanatlar ve hematit vb.), proses son rasında oluşan fazlar [Ca-Al silikatlar, Mg-Al silikatlar, CaO, TiO2, Al(OH)3 vb.]

Kırmızı çamurdan alınan örneklerde bate yöntemiyle yapılan çalışmada; bol miktarda demir oksit (hematit ve az miktarının götit) olduğu belirlenmiştir. Demir oksit miktarı % 81.5 civarına ulaşmıştır. Diğer mineraller de tridimit, bayerit, diyasporit, muskovit, kalsit ve titanyum oksitler olarak belirlenmiştir. Manyetik yöntem sonucunda; ortalama % 90’dan fazlası manyetit, hematit, nikel ve az miktarda kalsit, silis, diyaspor ve titan oksitler gözlenmiştir. Elek analizlerinde ise, tane aralığı 150-400 Mech arasındaki numunelerde Fe2O3 miktarı artmaktadır.

Kırmızı çamurun kullanıldığı alanlar ise; içerdiği demir, alümina, titan gibi bileşenlerin birinin veya birden fazlasının kazanılması, kimya sektöründe absorbant, dolgu maddesi, pigment, flokülant, katalizör ve benzeri amaçlarla kullanılması, inşaat sektöründe çimento üretimi, toprakların geliştirilmesi ve yol, inşaat, hafif yapı malzemesi üretimi, tuğla-kiremit ve seramik üretiminde kullanılması gibi.

 

2.5- Alüminyum Hidrat, Alümina, Alüminyum Sülfat ve Sentetik Zeolit;

 

Alümina ve Alüminyum Sülfat eldesinde kullanılan Alüminyum Hidrat; alüminyum eldesi, ateşe dayanıklı tuğla, tıp, askeri alanda kullanılabilen Alümina; suların arıtılması ve şap eldesinde kullanılan Alüminyum Sülfat; Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş Genel Müdürlüğü Alüminyum Tesisleri’nde üretilmektedir. Ayrıca, Alümina Fabrikası’nda temiz sodyum alüminat çözeltisinden elde edilebilen ve deterjan sanayiinde kullanılabilen sentetik zeolit de üretilebilir.

 

2.6- Barit, Kurşun; Seydişehir Formasyonu’nda (Yeniceöy Çiftliği civarı) kırıntılar içerisinde yoğun kuvars, mika pulları, tabaka kalınlıkları 5-40 cm arasında değişen boya, cam yapımı ve seramik sanayiinde kullanılan barit bantlarıyla yine boya, metalurji, akü ve levha yapımında kullanılan kurşun gözlenmektedir.

 

2.7- Grafit; demir-çelik, elektro-metalurji, fren balataları, pota, kurşun kalem ucu yapımında kullanılan grafit; Seydişehir Formasyonu’nda birkaç cm’den 5 m’ye kadar değişen grafitli şistler şeklinde gözlenmektedir.

 

2.8- Asbest (Amyant); tekstil, çimento, fren balataları, ısı ve elektrikli alet yapımında kullanılan asbest; Sülek, Dibektaş, Kurşunlu Yaylaları ve Türbe Tepe (Seydişehir-Akseki) yörelerinde gözlenmektedir.

 

2.9- Olivin; demir-çelik, ateşe dayanıklı tuğla, aşındırıcı, döküm sanayiinde kullanılan olivin; asbestle aynı bölgelerde rastlanmaktadır.

 

2.10- Manyezit; kauçuk, aşındırıcı, çimento, gübre sanayiinde kullanılan manyezit; Volakanik Erenler Dağı ve Alacadağ’ın (Oğlakçı, Ketenli, Dikilitaş, Çat, Mesudiye, Yaylacık)-Seydişehir temelinde Üst Kretase’ye ait aynı yaşta serpantinler ve bunların arasında damarlar halinde görülen manyezitler, ayrıca yer yer akarsu kökenli konglomeralar yer almıştır.

 

2.11-Kalsit; kağıt, boya, inşaat sektöründe kullanılan kalsit; Gevrekli Kasabası-Seydişehir civarında dere yataklarında rastlanmaktadır. Seydişehir ve Ağaçtepe formasyonları, Bozkır alloktonundaki başkalaşım kayaçlarını oluşturan şistler içerisinde yer yer kalsit oluşumları gözlenmektedir.

 

 

2.12- Mermer, Kireçtaşı ve Dolomit; inşaat sektörü, güzel sanatlar, dekorasyon alanında kullanılan mermer, kireçtaşı ve dolomit; İsalı formasyonu (Bozkır); sarımsı-pembe-beyaz mermerler, sarımsı-pembe-kirli, sarı-koyu renkli kuvarsitler, yer yer dolomitize siyahımsı, kısmen kristalize kireçtaşları ile temsil olunur.

 

İçerikışla formasyonunu (Seydişehir) oluşturan dolomitlere mermercilik açısından bakıldığı zaman; blok verebilen, bol çatlaklı, kalsit dolgulu, kristalize özelliği zayıf ve düşük dayanımlı, cila kabul eden, siyah renkli ve göze hoş görünen bir yapıdadır. Sülek Karmaşığı (Seydişehir-Akseki) bünyesindeki şistler; yer yer mermer bant ve mercekleri içerir.

Aşağı Sorkun Yaylası (Bozkır) çevresinde yer yer mermer bant ve merceklerine rastlanmaktadır.

Sülek Karmaşığı içerisinde ofiyolitleri oluşturan peridotitlerin bünyesinde bulunan inşaat sektöründe kullanılabilen özellikle harzburjitler, mermercilik açısından incelemeye değer bulunmuştur.

2.13- Oniks (Albatr); kaplama, süs eşyası yapımında ve inşaat sektöründe kullanılan oniks (albatr); Yenice Köyü harmanları (Seydişehir) civarında mevcuttur.

 

2.14- Traverten; Seydişehir ve yakın çevresinde; Seydişehir Ilıca Tepe, Kavak Köyü, Ketirağılları mevkii, Hüyük Tepe, Devlet Hastanesi bahçesinde mermerle aynı alanda ve kaplama olarak kullanılan travertenler gözlenmektedir.

 

2.15- Andezit; Erenler Dağı ve Alacadağ volkanitleri, Ketenli ve Kartalkaya formasyonları (Seydişehir) kayaçları çoğunluğu magmatik mermer veya yapı taşı olarak kullanılabilen andezit kökenlidir.

 

2.16- Kumtaşı ve Çakıltaşı, Kuvarsit; inşaat sektöründe kullanılan kumtaşı ve çakıltaşı; Yalıhüyük İlçesi civarı, Göğerseleği ve Fasıh kaynak ağızları (Susuz ve Çatmakaya köyleri), Taşağıl, Gölyüzü, Çatmakaya, Kumluca, Aşağıkaraören, Kuran, Göyük, Boyalı köyleri ve Ortakaraören, Kesecik, Bostandere, Gevrekli kasabaları civarında kumlu kısımlara; Yenice Köyü ve Akçalar Kasabası (Seydişehir) civarında ise, çakıllı kısımlara rastlanmaktadır

Keklicek Çakıltaşı (Bozkır); kumtaşı ve karbonat çimentolu, demir enjeksiyonlu çakıltaşları ile temsil edilir. Demirden dolayı kırmızı ve sığ denizel bir ortamı gösterir.

Gökçebeleni Çakıltaşı (Bozkır); kalınlığı mm-m arasında değişir ve bağlayıcısı hematit sızıntılı karbonattır. Kuvars kumtaşları ile dikkati çeker. Çatköy formasyonunda (Bozkır); hamur ve çimentosu karbonat olan çakıltaşı ve kumtaşı hamurlu çakıltaşlarına mevcuttur Çelmeliler formasyonu (Bozkır); oosparitik kireçtaşı, kireçtaşı, kuvarsit, biyosparitik ve mikrirtik kireçtaşı birimin bazı bileşenleridir.

 

3- SEYDİŞEHİR VE YAKIN ÇEVRESİ METALİK MADENLERİ

 

3.1- Alüminyum; inşaat, gıda ve kimya sanayiinde, ulaştırma, elektrik-elektronik, makine, tıp, dayanıklı tüketim alanında kullanılan alüminyum Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş Genel Müdürlüğü Alüminyum Fabrikası’nda alüminadan birincil alüminyum olarak üretilmektedir.

3.2- Demir; çelik, eşya, boya ve kimya sanayiinin hemen hemen bütün dallarında vazgeçilemeyen demir; Sarpyardere formasyonu içerisinde (Taraşçı Kasabası su deposu civarında) oolitik demir zuhurlarına rastlanmaktadır. Katrangediği formasyonu ve gabrolar içerisinde demir zuhurlarına rastlamaktadır.

Ofiyolitli karmaşığın sık rastlanan bileşeni olan gabro; olivin ve inklüzyonlar halinde manyetitlere rastlanmıştır. Ayrışma mineralleri olarak serpantin, demir oksitleri dikkati çeker.

3.3- Kromit; krom eldesinde, metalurji ve kimya sanayiinde kullanılan kromit; Sülek Karmaşığı bünyesindeki peridotitler; yeşil-koyu yeşil-siyah renkli büyük oranda serpantinleşmiş harzburjit ve lerzolitle temsil edilir. Yer yer düzensiz eklemlerle kesilmiştir. Eklemler doğrultusunda damarlar halinde krizotil-asbestler gelmiştir. Yer yer de kromit içerir.

 

SEYDİŞEHİR VE YAKIN ÇEVRESİ MORFOLOJİSİ (YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ)

1- DAĞLAR VE TEPELER

Akdeniz Bölgesi'nin Batı Toros Dağları bölümünde bulunan dağlar, Beyşehir Gölü güneyindeki Lale Dağı kesiminden başlar ve Seydişehir güneyindeki Gidengelmez dağlarına kadar devam eder.

 

Güneydoğu-kuzeybatı doğrultulu ve kabaca birbirine paralel üç sıra halinde uzanırlar. Bunlardan birinci sırayı Seyran Dağları (Büyük ve Küçük Seyran Dağı) yer almaktadır. İkincisi Gencek Dağları (Akdağ; 2 166 m, Çamlık Kasabası güneyindeki Kızıldağ; 1 977 m ve Karadağ; 1 928 m), üçüncüsü ise; Seydişehir Dağları [Çarşaf Dağı; 1 950 m, Büyükgözet Dağı (Aylankaya); 2 529 m, Küpe Dağı; 2 321 m, Akdağ; 2 251 m ve Gidengelmez Dağı; 2 020 m] yer almaktadır. Ayrıca, Küpe Dağı (Zincirli; 2 209 m, Güllüyatak, Kiremitli, Küpesivrisi ve Ortasivri tepeleri), Reze Dağı, Kantarlık Tepe (2 019 m), Kuyucak, (İbektepe; 2 358 m, Kuzgunkayası; 2 328 m), Yıldızlı (2 560 m), Ürküten (2 535 m), Esereyrek (2 295 m), İçeridağ, Kocayusuf, Şerif, Maman, Asmakaklık, Laleli, Osmanın, Söğüt, Pilav, Kıraç, Pınarcık, Kara, Karıncalı, Çürük, Tepe, Kaklık, Karaçalı ve Belen dağlarıdır.

 

Seydişehir Dağları bünyesinde yer alan tepeler; Alacabel (Şerif Sırtı; 2 371 m), Savurkaya (2 347 m), Çobankara (2 212 m), Kara (2 066 m), Yarpuz Kasabası doğusunda (Nurluoturduğu; 2 023 m ve Karaburun; 2 018 m), batısında (Alikorusu; 1 628 m), Süleymaniye Kasabası civarında (Sinandede; 2 239 m), Değirmenlik Köyü batısında (Armağan; 1 529 m), İkizbaşı (2 489 m) Kızıldönek, Kartaltaşı ve Yaylacık tepeleri bulunmaktadır. Diğer tepeler ise; Madenli Köyü batısında (Yalıncak; 2 199 m), güneyinde (Tınaz; 2 006 m, Ağaçtepe; 1 861 m, Doğankuzu; 1 782 m, Mortaş; 1 741 m, Soytaş; 1 662 m), İnsuyu; 1 928 m, Tepeağıl; 1 636 m, Takataşı; 1 959 m, Beşikkıran; 2 008 m, Kıbleoluk tepeleri bulunmaktadır. Sülüklü Alan bölgesinde (Türbe; 1 927 m ve İsliboğaz;1 804 m), Kurukatran (1 786 m), Çatmagediği (1 746 m ve Kuşaklı), Yalıhüyük Yaylası güneyinde (Gölcük; 2 029 m), Çatmakaya Köyü kuzeyinde (Kızıldağ; 1 712 m ve Kırklar; 1 559 m); Susuz Köyü’nün kuzey, güney ve batısı şu tepelerle çevrilidir: Yılanburnu (1 174 m), Tepekoyağı (1 359 m), Yukarıkireçlik Mevkii (1 236 m), Kırantaş (1 571 m), Keçikırıldığı (1 548 m), Büyükçatal (1 521 m) ve Küçükçatal, Kelkale (1 541 m), Susuzluini (1 716 m), Yukarı Kuyu Sırtı, Güğümtaş (1 490 m), Ulugüney Sırtı (1 341 m), Kepçeali (1 326 m), Aldanataşı (1 416 m), Topkaya, Kızılyatak (1 519 m), Sakaröküz Tepe ve Deliği (1 605 m), Katran (1 683 m), Karlık (1 732 m), Yemişliburun (1 164 m), Domuzkaklığı (1 319 m, Müminoğlu (1 235 m), Yemişliburun (1 164 m) tepeleri gibi... Gölyüzü Köyü batısında (Oyuklu; 1 668 m, Gücegen; 1 534 m, Kırantaş ve Kelkat), Taşağıl Köyü batısında (Kale; 1 408 m ve Katrangediği), Akçalar Kasabası batısında (Çaltepe; 1 327 m), Seydişehir İlçesi kuzeyinde (Ilıca; 1 191 m), batısında Kalafat Tepe (1 766 m) gibi tepeler bulunmaktadır. Seydişehir İlçesi’nin doğusunda bulunan yerleşim birimleri civarındaki dağ ve tepeler; Erenler Dağı (Erenkilit; 2 319 m) ve Alacadağ (2 203 m), Karadağ, Hacıömer ve Modus Dağları bünyesinde yer alan Erenler (Anakuz; 2 334 m ve Modus; 2 041 m), Ortakaraören Kasabası doğusunda (Gelinciksivrisi; 2 252 m, Zoburçimen ve Namza yaylaları; 1 893-1 793 m), Burnueğri Tepe (2 229 m), Karacaören Köyü kuzeydoğusunda Karamansivrisi Tepe (1 720 m), Merhemli Tepe (2 054 m), Modus Tepe ( 2 041 m), Büyük Yalıncak Tepe ( 2 003 m), Yalçıtaş Tepe ( 1994 m), Bostandere Kasabası ve Muradiye Köyü arasında (Dedesivrisi; (1 919 m); Kumluca Köyü doğusunda (Meryemana; 1 788 m), Oğlakçı Köyü kuzeyinde (Eğrikaya; 1 646 m); Gevrekli Kasabası doğusunda (Asarlık; 1 618 m), Akkise Korusu (1 568 m) ve Boyalı Köyü doğusunda (Tekke; 1 255 m) gibi tepeler bulunmaktadır.

2- MAĞARALAR Mağaralar; genellikle Seydişehir İlçesi’nin batısını çevreleyen Mesozoyik (Kretase) yaşlı kireçtaşları içerisinde gelişmiştir. Belli başlı mağaralar şunlardır: Tınaz Tepe Mağara Sistemi; 2 006 m rakımlı Tınaz Tepe’nin batısı, Ağaçtepe ve Kuzukulağı yaylaları civarında, Konya-Seydişehir-Akseki-Manavgat-Antalya karayolu üzerinde Seydişehir-Akseki karayolunun 20. km’sinin 250 m doğusunda bulunmaktadır.

Tınaz Tepe Mağara Sistemi; seviye itibariyle altalta üç seviye şeklinde oluşmuştur. En üst seviyedeki Küçük Tınaz Tepe Mağarası; tamamen kuru olan mağara; A Kolu 104.4 m ve B Kolu 91.3 m olmak üzere iki koldan ibarettir. B Kolu sonradan meydana gelen göçmelerle orta seviyedeki Çoban Yatağı Mağarası ile birleşmiştir.

Orta seviyedeki mağaralardan iki tanesi küçük ve bir tanesi büyük olmak üzere üç mağara şeklinde gelişmiştir. Küçük mağaralardan Çoban Yatağı Mağarası; toplam uzunluk; 74.6 m, Koyun Yatağı Mağarası; toplam uzunluk; 65.4 m, bu mağaralardan büyük olanı Büyük Tınaz Tepe Mağarası; rakım 1 500 m olup, ülkemizin en uzun mağaralarından bir tanesi ve toplam uzunluğu; 1 580 m (şu ana kadar bilinen) ve sonundaki iniş dışında (30 m), bütünüyle yatay ve turizme açılmıştır. En alt seviyedeki Tınaz Tepe Düden Mağarası; toplam uzunluk; yaklaşık 1 550 m, toplam derinlik – 150 m ve oluşumunu halen sürdüren bir mağaradır. Bu mağaranın doğuda 6-7 km ileride Susuz Güvercinlik Mağarası ile birleşik olduğu tahmin edilmektedir.

Aynı yörede Büyük Arpalık Mağarası; toplam uzunluk; 165 m ve dalımlı, Küçük Arpalık Mağarası; toplam uzunluk; 76.4 m ve yatay olan mağaralar bulunmaktadır.

Seydişehir İlçesi güneybatısında; Ferzene Mağarası; toplam uzunluk; 346 m, toplam derinlik; 5 m ve bütünüyle yatay, Susuz Köyü batısında Susuz Güvercinlik Mağarası; toplam uzunluk; 1351 m, girişe göre en derin yer; 33 m ve tümüyle yatay, Susuz ve Çatmakaya köyleri arasında Fasıh Mağarası; toplam uzunluk; 93 m, toplam derinlik; 50 m ve hafif eğimli-yatay, Akçalar Kasabası batısında Çaltepe’de Büyük Güvercinlik Mağarası; toplam uzunluk; 276 m ve yatay, Küçük Güvercinlik Mağarası toplam uzunluk; 223 m ve dalımlı mağaralar gelişmiştir.

Ayrıca; Çatmakaya Köyü kuzeydoğusunda Büyük (Koca) Düden ve Madenli Yaylası ile Süleymaniye Kasabası (Akseki) arasında Sakaltutan (derinliği – 303 m ve dikey) mağaraları bulunmaktadır.

Bunların dışında Toros silsilesi içerisinde, Akseki İlçesi yakın çevresinde yer alan mağaralar; Hendos, Kocadüden, Çatdere, Koca ve Küçük Oruk, Arıtaşı, Güvercinlik, Altınbeşik (Ürünlü Köyü), Düdencik (Cevizli), Şişman, Çaltılı, Tüte, Yorent, Kayadibi, Kara mağaraları gibi...

Seydişehir İlçesi doğusunda; andezit, bazalt ve trakit gibi volkanik kayaçlar içersinde de mağaralara rastlanmaktadır. Buna örnek; Karacaören Köyü yakın çevresi (Kefbaşı ve Karamansivrisi tepeleri) andezitlerindeki mağaraları gösterilebilir.

Anamas Dağları karstik şekiller bakımından oldukça zengindir. Lapye, dolin, uvala, polye, düden, karstik mağara, kanyon vadi ve yeraltı dereleri geniş ölçüde gelişmiştir. Lapyeler, özellikle Anamas Dağları'nda üst sınırlarında çıplak kayalık sahada çok yaygındır. Dedegöl Dağı ve Sindel çukurlarında olduğu gibi. Dolinler, Anamas Dağları'nın değişik yerlerinde ve değişik yüksekliklerinde çok sayıda gelişmiştir. Dolin zonlarından biri, Sindel çukurları mevkiine rastlar. Katran, Sindel karşısı, Bozyamaç, Körmenlik, Pınarlı ve Kızıldağ tepeleri adı geçen mevkide bulunmaktadır. Ayrıca, Katransivrisi ve Çeşandibi tepeleri arasında, Allat Tepe ve Kolonkaya tepeleri arasında da dolinler bulunmaktadır. Sindel çukurları, Pınarlı Tepe, Kurucaova'nın güneyinde Kisecik Tepe, Gembos Polyesi'nin kuzeybatısında, Başgölcük, Eşe, Kadıhanı, Ecirli Köyü ve Gölcük gibi irili ufaklı uvalalar bulunmaktadır.

Beyşehir ve Derebucak ilçeleri yakın çevresindeki mağaralar; Pınargözü (Yenişarbademli'nin 8 km GB'sı ve rakım; 1 530 m,Türkiye’nin en uzun mağarası 16 km, Beyşehir Gölü ile Manavgat Irmağı’yla bağlantılı), Düden, Balatini, Suluin, Körükini, Asarini, Buzdeliği, Sığırini, Eşekini, Kapılı, Direkli, Hatçeninini, Kurudere, Deliktaş, Kısık, Uçukludere, Kızılalan, Ortapayam, Bıçakçı (çıkış-giriş), Tulumini, Elmaağacı, Pancarlık, Güvercinini, Damlaini, Dumantütenini, İnönü, Köyini, Culadeliği, Küçüksuluin, Çocukattıkları, Dölekdüdeni, Asmacıini, Dedetarlasıdüdeni, Çaldağı mağaraları gibi...

 

2.1- TINAZ TEPE MAĞARA SİSTEMİ

Küçük Tınaz Tepe Mağarası (A ve B Kolu)

Büyük Tınaz Tepe Mağarası (Çoban ve Koyun Yatağı Mağaraları)Tınaz Tepe Düden Mağarası

Büyük Tınaz Tepe Mağarası; Konya İli, Seydişehir İlçesi sınırları içersinde, Seydişehir-Akseki-Manavgat-Antalya karayolunun 20. km’sinin 250 m doğu yönünde, Ağaçtepe ve Kuzukulağı yaylaları civarında, 2 006 m rakımlı Tınaz Tepe’nin batısında yer almaktadır. Ülkemiz ve Orta Toroslar’ın mağara turizmi açısından en elverişli bölgesinde bulunan ve turizme açılan tek mağarasıdır. Tınaz Tepe Mağara Sistemi’ni oluşturan mağaralar; iyi tabakalanmış çok saf Üst Kretase yaşlı kireçtaşları içerisinde seviye itibariyle altalta üç seviyede gelişmiştir. Bu mağaralar; doğal ve yatay gelişmiş, dikine bağlantılı ve basamaklı mağaralardır. Bu mağara sisteminin uzantısı doğuya doğru Suğla Polyesi havzasına yöneliktir.

Toros Dağları’nın Tersiyer sonu ve Kuvaterner başlarında yükselmesi ve kireçtaşlarının da karstlaşması sonucu, yerüstü drenajı yeraltına intikal etmiştir. Yükselme hareketlerine bağlı olarak yeraltı drenaj ağı da derinleşmiş, yani derinlere doğru kaymış ve yüzeydeki akarsular faaliyetini yitirmiştir ve bugün fosil olarak görülen yukarıdaki mağara sistemi askıda kalmıştır.

En üst seviyedeki Küçük Tınaz Tepe Mağarası; denizden yüksekliği 1 533 m ve tamamen kuru olan mağara; A Kolu; 104.4 m ve B Kolu; 91.3 m olmak üzere iki koldan ibarettir. Tavan yüksekliği 1.5-3 m, eni 3-4 m arasındadır. Kırık ve fay sistemlerinin mağarayı kestiği yerlerde sarkıt, dikit ve sütunlar gelişmiştir. B Kolu sonradan meydana gelen göçmelerle orta seviyedeki Çoban Yatağı Mağarası ile birleşmiştir.

Orta seviyedeki mağaralardan ikisi küçük, biri büyük olmak üzere üç mağara şeklinde gelişmişlerdir. Küçük mağaralardan Çoban Yatağı Mağarası; 74.6 m ve Koyun Yatağı Mağarası; 65.4 m uzunluktadır. Bu orta seviyedeki mağaralar da fosil mağaralardır.

Bu mağaralardan en büyük olanı Büyük Tınaz Tepe Mağarası; denizden yüksekliği 1 500 m olup, ülkemizin en uzun mağaralarından bir tanesi ve toplam uzunluğu (şu ana kadar bilinen) 1 580 m’dir. Sonundaki – 58 m derinliğindeki sifon dışında, – 30 m derinliğinde ve bütünüyle yataydır. Giriş kısmının tabanı yabancı (allokton) çökellerden olan toprak, bazı yerlerde blok ve konglomeralar gözlenmektedir. Mağaranın genişliği 3-23 m ve tavan yüksekliği 0.75-45 m arasında değişmektedir. Bu mağaraya girişten itibaren genellikle damlama ve sızma yoluyla oluşan kimyasal çökeller şunlardır:

- Muhteşem salonu ve salondaki avize biçimindeki çok renkli sütun, sarkıt, dikit ve duvar travertenleri sunduğu manzara görülmeye değer yeraltı güzelliklerinden birisidir.

- Özellikle pek rastlanmayan soğan sarkıtlar mağaranın en ilginç özelliğidir.

- Aykırı (erratik) şekillerden olan filayağı sarkıt, huni, küre veya silindir şeklinde sarkıtlar, mantar şeklinde dikitler ve örtü damlataşları, şelale damlataşları, bayrak damlataşları, duvar damlataşları, damlataşı havuzu, damlataşı köprüsü, göğüslük, sayvan, mağara kalkanı, mağara çiçeği, mağara iğnesi, mağara karnabaharı, mağara incisi, mağara sütü, patlamış mısır şekilleri, perde oluşumları, org ve flama, kalker tüfleri, çubuk makarna veya tüp şeklinde saydam şekiller; - Eski tabanın çökemediği yerlerde doğal köprüler ve 5-7 m yüksekliğinde taraçalar...;

Mağara içerisinde aktif bir su yoktur ama İlkbahar aylarında su aktivitesini sürdürmektedir. Mağaranın son kısmındaki salonda çatlaklardan sızan sulardan dolayı büyük boyutlu bir göl oluşmuş ve suyu durgundur. Bunun yanısıra küçük gölcükler ve içbükey havuzları da görmek mümkündür.

Mağara içi sıcaklığı insan yaşamına uygun olup, sıcaklığı devamlı yaz-kış 9 oC (soğuk mağara, sıcaklığı 11 OC’den

düşük), hava nemi (% 75) dolayında ve nemli mağaralar sınıfına girmektedir. Mağaranın havası; önündeki vadinin hava şartlarına göre değişmekte olup, fazla nemli olmamakla birlikte, çok belirgin bir hava cereyanı yok ve yüksek dağ havasına benzerdir. Bu nedenle mağaradaki havanın bol oksijenli ve tozlardan arınmış olması nefes darlığı rahatsızlığına, astım ve solunum yolunun uzun süreli tıkanmasına yol açan hastalıkların tedavisinde yeraltı ortamının kullanılması şeklinde yabancı kaynaklarda yer almaktadır. Mağara tedavisi (Speleoterapi) ile İklim Tedavisi (Klimaterapi); hava sıcaklığı, nemi, rüzgar şiddeti, kür şeklinde uygulayarak tedavi edici etkisi olumlu neticeler verebilir. Bunun yanında, sessiz ve sakin olması sedatif (sakinleştirici, yatıştırıcı) özelliği ile de sağlığı olumlu yönde etkilemektedir. Özel ilgi alanları olan kişilerin, kendi hobilerini yapmaktan duydukları haz, neşe, coşku vb. duygular da mağaraların insan psikolojisine katkıları arasında sayılabilir. Ancak, tüm bu etkilerin dayandığı bilimsel veriler yeterli değildir. Ayrıca; Speleologların (Mağarabilim) da dikkatini çeken bu bölgenin dağlık olması nedeniyle, Dağcılık (Alpinizm) ve Doğa Yürüyüşü (Trekking) sporları yapılması açısından da uygundur.

Gerek ulaşım kolaylığı gerekse görünüm açısından turistik amaçlarla, doğal soğuk hava deposu (meyve, sebze..) ve hayvansal ürünlerin (tulum peyniri, yağ...) olgunlaştırılması-korunması gibi alanlarda kullanılabilir. Ayrıca; kültür mantarcılığı, yarasa gübresi (guano) üretimi alanlarında, sığınak ve korunak olarak da kullanılabilir.

Tınaz Tepe Mağara Sistemi’nin alt seviyesindeki Tınaz Tepe Düden Mağarası; denizden yüksekliği 1 440 m, yıl boyu bölgenin bir düden gibi suyunu çeken ve halen gelişimini sürdüren, toplam uzunluğu; 1 550 m olduğu tahmin edilen, yaklaşık 20 m’lik dik bir inişle şelalenin yanından mağaraya girilmekte olup, 10 m’lik inişlerle ve – 150 m derinliğindeki bir sifonla son bulmaktadır. Günümüzde de bu mağaraya yönelen sular, doğuya doğru 6-7 km ilerideki Susuz Köyü Polyesi batısında; yağışların bol olduğu dönemlerde Susuz Güvercinlik Mağarası’nın vadi tabanındaki girişi (Keş Deliği), Ekinalanı, Göğerseleği ve Yağni kaynaklarından çıkmaktadır. Ayrıca; Göğerseleği kaynağından gelen su ile birlikte Eosen yaşlı fliş çökelleri, Paleozoyik ve Kretase yaşlı kristalize kireçtaşı çakılları çıkmaktadır.

2.2- Susuz Güvercinlik Mağarası

Konya İli, Seydişehir İlçesi’ne bağlı Susuz Köyü hudutları içerisinde, köyün 1.5 km güneybatısında, Susuz Yaylası yolu üzerinde ve denizden yüksekliği 1 160 m’dir. Ulaşımı; köy ile mağara arasında stabilize bir yolla kolaylıkla sağlanır. Toplam uzunluğu 1 351 m ve toplam derinliği – 33 m’dir. Tümüyle yatay olarak gelişmiş sulu bir mağaradır. Üst Kretase yaşlı kireçtaşları içerisinde açılmıştır. Bölgede çok sık görülen tektonik kırıklar ve çatlak sistemleri yapıya hakimdir. Susuz Güvercinlik Mağarası’nın iki girişi vardır. Ana giriş vadi tabanında yer alır (Keş Deliği). Blok, moloz ve toprakla tıkanmış çamurlu bir huni şeklindedir, bu ağızdan zaman zaman su girmektedir. İkinci giriş yine aynı vadi içerisinde tabandan 37 m yukarıdaki yamaçta gelişmiş derin ve genişçe açılmış koyak (dolin) şeklindedir. Bu giriş kısmen erimelerle kısmen de çökme ile ana galeriye açılmış baca şeklindedir. Dolinin tabanı bol miktarda toprak ve molozla kaplıdır.

Mağara; adının tersine çok sulu bir mağaradır. Tınaz Tepe Düden Mağarası’ndan giren sular büyük bir ihtimalle Susuz Güvercinlik Mağarası’na ulaşmakta, mağara içerisinde akışına devam ederek mağaranın bugünkü giriş ağzından yaklaşık 70-80 m aşağısında bir çağlayan yapmakta ve 40-50 m sonra bir sifonla son bulmaktadır. Buradan batan sular ise Suğla Gölü (ova)’ne kaynak olarak açığa çıkmaktadır. Mağara içerisindeki su, mağaranın sonundaki kaynaktan çıkarak küçük bir dere şeklinde akışını sürdürmekte, çukur yelerde göllenmektedir. Mağara içi deformasyonlarının, blok göçmelerinin yoğun olduğu yerlerde ise su alttan akmaktadır.

 

Mağaranın morfolojik gelişimi; bazı yerlerde kırık ve çatlak sistemlerine bağlı olarak dirsekler şeklinde gelişmiştir. Bazı yerlerde suyun debi ve akış etkinliği ile oluşan fiziksel aşındırma ve erimeler sonucu açılmış düzgün gelişmiş menderesler şeklindedir. Mağara içerisindeki su, zaman zaman girişteki sifonun tıkanması sonucu mağara içerisinde birikmekte ve seviyesi yükselerek hemen hemen mağaranın tabanını örten büyükçe bir göl oluşturmaktadır. Bu göl suları içerisindeki yabancı (allokton) çökellerden olan kil, mil ve taşınan çok ince elemanlar sifonun açılması ve göl suyunun çekilmesiyle mağara tabanından daha yukarıdaki seviyelerde çökelmektedir. Bu nedenle mağara tabanı kil ve millerle kaplı, ıslak ve kaygandır.

 

Mağara içi blok göçmelerinin yoğun olduğu yerlerde mağara genişlemiş, tavan yüksekliği büyük boyutlara ulaşmıştır. Bu kısımlarda traverten oluşukları yok denecek kadar azdır. Buna rağmen kimyasal çökellerden; damlama ve sızma ile oluşan sarkıt, dikit, sütun, duvar damlataşları, damlataş havuzları, sayvan, göğüslük, filayağı sarkıt ve diğerlerinin bol miktarda geliştiği kısımlar; mağaranın üst kesimleridir yani kaynağa yakın yerlerdedir. Bilimsel adıyla “helictites” adı verilen bu oluşumlara İtalyanlar “macaroni” demektedirler. Ayrıca; aykırı (erratik) şekillerden olan; mağara çiçeği, mağara kalkanı, mağara iğnesi, mağara karnabaharı, patlamış mısır, mağara tüfü görünümündeki bu oluşumlar, Türkiye mağaraları içinde rastlanılan en güzel örneklerdir.

 

Mağarada gözlenen doğal köprüler; mağara içerisindeki gelişen akarsuyun tektonik genleşmelerle oluşturduğu kalıntılardır ve eski taban seviyesini belirler. Mağaranın diğer bir özelliği normal bir akarsuyun gösterdiği işlevler (aşındırma-taşıma-biriktirme) aynen göstermesidir. Bunu en belirgin örneği mağara tabanında ve Göğerseleği Kaynağı önünde su ile birlikte çıkardığı çakıl ve kumlardır. Bu çakıl ve kumlar, Tınaz Tepe Düden Mağarası’ndan giren Eosen yaşlı fliş çökelleri ve Paleozoyik yaşlı kristalize kireçtaşlarına aittir. Mağara içerisinde geliştiği Kretase kireçtaşlarına ait çakıllar da gözlenmiştir. Bu çakıllar yer yer mendereslenmelerin görüldüğü kısımlarda kaynakların karşısında birer burun seti depoları olarak yığılmıştır.

 

Mağaranın morfolojik evrimi genel olarak Kretase yaşlı kireçtaşlarının kırıklı ve bol çatlaklı yapısı içerisinde Tınaz Tepe Düden Mağarası’nın morfolojik devamı olarak gelişmiş ve selağzı deresinin yeraltı sistemini oluşturmuştur.

 

Mağaranın su aktivitesi oldukça fazladır. Bu su mağarayı takip ederek akışını sürdürmekte ve yüzeye çıkmadan mağaranın girişine yakın bir yerden tekrar batarak yer altındaki akışına devam ederek yağışların bol olduğu dönemlerde bilhassa bahar aylarında özellikle Tınaz Tepe Düden Mağarası’ndan giren sular, Susuz Polyesi’nin batısında; Suğla Gölü’ne dökülen Keş Deliği, Ekinalanı, Göğerseleği ve Yağni karstik kaynaklarından çıkmaktadır. Mağaranın vadi tabanından aşağıda ve yatay olarak uzanımı, hava dolaşımının tüm mağarayı kapsayacak ölçüde olmasını engellemektedir. Yalnız başlangıçtaki iki giriş bu kısımda hava değişimini kolaylaştırmaktadır. Bu değişim mağaranın diğer kısımlarını da etkilemektedir.

 

Mağarada içerisinde yarasa ve girişe yakın bölümlerinde güvercin görülmüş olup, su ve göllerde küçük canlı türleri bulunmaktadır. Suğla Gölü’ndeki su seviyesi yükselmesi ve mağara içerisindeki su ile bağlantı kurması sonucu Suğla Gölü’ndeki küçük balıkların (yağ balığı) suyun geliş yönünde (kaynaktan Susuz Güvercinlik Mağarası’na doğru) hareket ederek mağaranın girişindeki küçük şelaleye kadar gelmekte ve orada kalmaktadırlar.

 

Mağaranın büyük boyutlarda olması, birbirinden güzel traverten oluşuklarının (sarkıt, dikit ve sütun) ve su göllerinin bulunması mağarayı ilgi çekici yapmaktadır. Bu nedenle; turizme açılabilecek nitelikte görünen mağara için gerekli bilimsel araştırmalar yapılmalı ve mümkünse turizme kazandırılmalıdır.

2.3- Ferzene Mağarası

Seydişehir İlçesi ve Kalafat Tepe'nin batısı, Kuğulu Gölü pınarlarının güneybatısında, ilçeye 5 km uzaklıkta ve denizden yüksekliği 1 470 m’dir.. Toplam uzunluğu; 346 m, toplam derinliği; – 5 m'dir. Mağara; bütünüyle yataydır.

Jura-Kretase yaşlı çok saf kireçtaşları ile altta Triyas yaşlı killi, ince tabakalı yer yer dolomitik kireçtaşları arasındaki dokanakta gelişmiştir. Fay ve çatlaklar gerek mağara içi şekillerinin oluşmasında gerekse mağara boyutlarının artmasında önemli rol oynamıştır. Girişte yan duvarlardaki oyma şekilleri ile içeride sarkıt ve dikitlerinden yapılmış çeşitli büyüklükte su depoları (4x4, 3x3 ve 3x3 m boyutlarında ve 1-3 m derinlikte) mevcuttur. Özellikle kuzey-güney doğrultulu fay üzerinde mağaranın 100 m kadar aşağısında yağışlı dönemlerde bol su akıtan Gürlevik Kaynağı altında Kuğulu Gölü pınarları sıralanmıştır.

Mağara; su bakımından aktif değildir. Kuğulu Gölü pınarları sularının daha önceleri buradan çıktığı kesindir ve yeraltı su seviyelerinin düşmesiyle terkedilmiştir. Giriş bütünüyle toprakla kaplı olup, 200 m ileriye kadar traverten oluşumu yok ve daha ileride traverten örtülü tabanlara geçilir. Buradan itibaren sarkıt, dikit, sütun ve mağara incileri çok güzel belirmişlerdir. Mağara aktif olmadığından ve tavandan sızan suların varlığından traverten oluşumu devam etmektedir. Mağara içerisi sıcaklığı dışarıya göre normal ve insan yaşamına uygundur. Belirgin bir hava dolaşımı yoktur. Ancak içerisinin soğuk havası ile dışarının sıcak havası çok yavaş olarak yer değiştirmektedir.

Turistik amaçlarla, sığınak ve soğuk hava deposu olarak kullanıma uygundur.

2.4- Fasıh Mağarası Susuz ve Çatmakaya köyleri arasında, Kırklar ve Kızıldağ tepeleri arasındaki İnboğazı'nın Suğla Gölü kıyısı ile birleştiği yerde bulunmaktadır. Toplam uzunluğu; 93 m, toplam derinliği; – 50 m olup, denizden yüksekliği 1 150 m ve hafif eğimli yatay bir mağaradır. Toroslar'ın ekaylı yapısı içerisindedir. Üstte Kretase yaşlı kireçtaşları, altta hafif kıvrımlı fliş breşleri ve kumtaşları, en altta ise mavi-gri ve siyah kireçtaşları sıralanmaktadır. Mağara kuzeydoğu-güneybatı yönlü faya bağlı olarak gelişmiştir. Girişi dar bir ağızdandır.

 

Fasıh Mağarası, yağışlı dönemlerde de olsa aktif bir mağaradır. Aynı zamanda kaynak konumlu bir mağara; yani bir su çıkandır. Mağaranın sonunda küçük bir gölün dışında bütünüyle kurudur. Yağışlı dönemlerde güney eteğindeki Çakılağzı Düdeni’nden giren sular buradan ve yakın çevresindeki diğer su çıkanlardan büyük bir basınçla çıkmaktadır. Bu nedenle gerek mağaranın önü gerekse içerisi allokton (yabancı) çökeller yani büyük kum ve çakıl depoları, blok, kil, mil depoları ile kaplıdır. Mağara içerisinde suyun uzun süre kalmasından mağaranın yanları ve tavanı balçık bir çamurla sıvanmıştır. Son tarafta sifon yapan küçük bir göl yer alır. Giriş kısmında ana fayı kesen yan faylara bağlı olarak göçmeler olmuş ve büyük bloklar, girişi kapatacak kadar yığılmışlardır.

Mağaranın en büyük özelliği içerisindeki havanın çok durgun oluşudur. İçerisine girildiğinde bir süre sonra lambalar sönmekte, solunum güçleşmekte ve kişi üzerinde fizyolojik belirtiler (yorgunluk, bitkinlik, terleme, başağrısı) ortaya çıkmaktadır. Yani mağara içerisi ile dışarısı arasında hava dolaşımı yoktur.

Kış ayları su bakımından çok aktif ve eski göl bataklığına yakın seviyede olması nedeniyle gaz tehlikesi olabileceği ve durgun bir havası olduğundan hiçbir amaçla kullanılamaz.

2.5- Küçük Arpalık Mağarası

Seydişehir-Akseki-Manavgat Devlet karayolunun yaklaşık 22. km’si, Arpalık Düzlüğü’nün güneybatısı ve 6 m yukarıda gelişmiştir. Denizden yüksekliği 1 606 m’dir. Toplam uzunluğu; 76.4 m ve toplam derinlik; 0.97 m’dir. Mağara tipi; yatay bir mağaradır.

Küçük Arpalık Mağarası Giden Gelmez Dağları’nın normal stratigrafik kireçtaşı serisinin Üst Kretase kireçtaşları içerisinde gelişmiştir. Bu seriyi Arpalık Düzlüğü’nün killi-kumlu-çakıllı dolgularının hemen altında yer alan flişli tabakalarla sınırlamak mümkündür. Eosen yaşlı flişli seri ile Giden Gelmez Dağları’nın kireçtaşı kompleksi arasındaki anormal kontakt da kuzeybatı-güneydoğu yönlü faylarla belirginleşmiştir. Giden Gelmez Dağları’nın kireçtaşı serisi flişli serinin altında da devam etmektedir. Mağaranın oluşumunu hazırlayan bu temel yapı bol kırıklı ve çatlaklıdır.

Mağaranın açılımı Arpalık Düzlüğü’ne doğrudur. Bu düzlük eski vadinin karstlaşmış bir parçasıdır. Polye görünümündedir. Düzlükte akan mevsimlik dereler düdenlere akmaktadır. Mağaranın açılımı eski vadiye doğru olduğu için kaynak olarak yamaçtaki çatlaklardan, yarıklardan inen sularla gelişmiştir. Mağara içerisindeki morfolojik gelişiminde yarık ve çatlaklarından gelen yüzey toprağıdır. Erimelerle de oluşan toprak tabanda birikmiştir. Tabanda fazla miktarda moloz, blok yoktur. Bu da mağaranın gelişiminde erimenin daha etkin rol oynadığını göstermektedir. Bu gün için mağara içine küçük çapta biriken kaynak suları ve su sızıntıları vardır.

Mağara içerisinde belirgin su yoktur. Küçük su sızıntıları ve bunların oluşturduğu 40-50 cm derinliğinde ve 5-6 m2

genişliğinde küçük gölcükler vardır. Diğer kısımlar kurudur.

Mağara içerisi havası dışarıya göre oldukça soğuktur. Hava dolaşımı normaldir.

Mağaranın küçük boyutlarda olması nedeniyle ancak yörenin süt ve sebze ürünlerinin saklamak için soğuk hava deposu olarak kullanılabilir.

2.6- Büyük Arpalık Mağarası

Seydişehir-Akseki-Manavgat Devlet karayolunun yaklaşık 22. km’si Arpalık Düzlüğü girişinin güneydoğusunda yer almaktadır. Denizden yüksekliği 1 600 m’dir. Toplam uzunluğu; 165 m ve girişe göre en derin yer; - 32 m’dir. Mağara tipi; dikine basamaklar içeren dalımlı bir mağaradır.

Üst Kretase yaşlı kireçtaşları içerisinde gelişmiştir. Bol çatlaklı, kırıklı ve çok düzensiz gelişmiş yan kollar ve basamaklar şeklinde bir yapı içerir. Tabanları bol çamurlu ve ıslaktır. Mağaranın son kısımları kırık ve çatlaklara bağlı olarak genişlemiştir. Mağaraya giren sular kırıklara bağlı olarak basamaklar oluşturmuştur. Bu basamakları en büyüğü – 17 m’lik iniştir ve tabanda derince göl vardır. Yağışlı mevsimlerde mağaraya gire sular burada toplanmakta ve göl tabanındaki sifondan akıp gitmekte büyük bir ihtimalle aynı vadinin devamında ilerdeki kaynaktan çıkmaktadır.

Büyük Arpalık Mağarası aktif bir düdendir. Arpalık Düzlüğü’nde toplanan sular bu düdene akmaktadır. Yapılan son düzenleme ile düdene akan sular bir kanalla vadiye akışı sağlanmıştır. Bu kanal açılmadan önce düdene giren sular yine biraz aşağıdan vadiden kaynak olarak çıkmakta idi. Bu yolla drene edilen sular yüzeysel akışla vadiyi takip eder.

Büyük Arpalık Mağarası boyutları bakımından küçük-dar bir mağaradır. Dar ve dalımlı olması nedeniyle hava

dolaşımı oldukça zayıftır. Havası dışarıya göre çok soğuk, 6 oC civarında ve soğuk bir mağaradır. Boyutları küçük

 

olduğu için kullanıma elverişli değildir. Mağara genişletilerek düzenlenirse soğuk hava deposu olarak kullanılabilir.

2.7- Küçük Güvercinlik Mağarası

Seydişehir-Beyşehir Devlet karayolunun 6.5 km’si ve Büyük Çaltepe’deki 1 233 m rakımlı Güvercin Mağara Tepe’nin kuzeydoğu yamacı üzerinde yer alır. Toplam uzunluğu; 223 m ve girişe göre en derin yer – 84.5 m’dir. Denizden yüksekliği 1 212 m’dir. Girişi dikey, genel uzanımı dike yakın dalımlı (tabaka dalımına uygun) bir mağaradır.

Küçük Güvercinlik Mağarası Güvercin Mağara Tepe’nin Alt Kambriyen yaşlı masif kireçtaşları içerisinde gelişmiştir. Buradaki kireçtaşı tabakaları yatık bir senklinalin dalan kanadını oluşturmakta ve Paleozoyik şistleri üzerine stratigrafik terslemeyle yerleşmişlerdir.

Küçük Güvercinlik Mağarası’nın girişi kuzey-güney yönlü fay zonunda dikine kuyu biçiminde açılmıştır. Derinliği 16 m’dir.

Mağaranın bundan sonraki kısmı yine aynı kireçtaşları içerisinde tabaka dalımına uygun olarak erime ve daha çok göçmelerle oluşmuştur. Bu nedenle – 73 m derinliğe inildiği halde Alt Kambriyen kireçtaşı tabakası devam etmiştir. Halbuki kireçtaşı tabakasının kalınlığı 35 m civarındadır. Bu da tabakaların dalımından dolayıdır ve dalan bir senklinalin varlığını göstermektedir. Ana kaya üzerini 5-10 cm kalınlığındaki çamurdan dolayı zemin oldukça kaygandır. Mağaranın gelişiminde fay ve tabaka yüzeyleri etken olmuştur. Yer yer dik inişler ve büyük blok göçmeleri mağaraya hakimdir. Yarık ve çatlaklardan sızan suların etkisiyle bolca sarkıt, dikit ve sütun oluşmuştur. Mağaranın gelişimi fay ve çatlaklardan sızan suların etkisiyle hem dikine hem de boyuna gelişmiştir. Genellikle büyük salonların tabanını yaygın bir şekilde killi, çamurlu moloz ve blok karışımı örtmüştür. Mağaranın genel uzanımı kuzeybatı-güneydoğudur, dalımı ise 40-50o kuzeydoğudur.

Aktif su etkinliğinin belirleyici bir iz yoktur. Tavandan çatlaklardan sızan sularla mağara içi nemli ve çamurludur. Önemli bir hava cereyanı yoktur. Büyük boşluklar arasında ve dar geçitlerde hava dolaşımı az da olsa vardır.

Yalnızca yarasa gübresi açısından değerlendirilebilir. Gübrenin mağara içerisindeki yerlerine doğal yollarla ulaşılması ve çıkarılması oldukça zordur. Yakınında bulunan Büyük Güvercinlik Mağarası ile birlikte turistik açıdan değerlendirilebilir.

2.8- Büyük Güvercinlik Mağarası

Seydişehir-Beyşehir Devlet karayolunun 6.5 km’si ve Büyük Çaltepe’deki 1 233 m rakımlı Güvercin Mağara Tepe’nin kuzeydoğu yamacı üzerinde yer almaktadır. Toplam uzunluğu; 276 m’dir. Denizden yüksekliği 1 217 m’dir. Tümüyle yatay bir mağaradır.

Güvercin Mağara Tepe’nin Alt Kambriyen yaşlı masif kireçtaşları içerisinde gelişmiştir. Buradaki kireçtaşı tabakaları yatık bir senklinalin dalan kanadını oluşturmakta ve Ordovisiyen şistleri üzerine stratigrafik terslemeyle yerleşmişlerdir. Doğal olarak tabaka dalımı doğrultusunda gelişim göstermesi gereken mağara, güneydoğu-kuzeybatı doğrultusunda kesen çatlak sistemlerinin genişlemesiyle oluşmuştur.

Mağara tabanında yaygın moloz ve breş malzemesine rastlanmamıştır. Giriş kısmı hariç tutulursa diğer kısımlarda toprak birikimlerine de rastlanmamıştır. Mağaranın ağız kısmının insan barınağı olarak kullanıma uygun olması nedeni ile daha önceki zamanlarda burada insanlar barınmış olabilirler.

Mağara tabanı ve duvarları travertenlerle kaplıdır. Bu travertenlerin büyük bir kısmının gelişimi durmuş gibidir. Buna rağmen mağarayı kesen yarık ve çatlaklarda bilhassa mağara gülleri ve makarna sarkıtı oluşumları sızma sularla gelişimlerini sürdürmektedir. Sızan sularla mağara tabanında yer yer küçük gölcükler oluşmaktadır. Mağaranın zamanla aktivitesini yitirmesi sonucu yarık ve çatlaklardan sızan sular; taban ve duvar travertenleri ile sarkıt, dikit, sütun çökelleri ve mağarayı sisle boyamıştır.

Aktif bir su yoktur. Mevsimlik su sızıntıları ve çok küçük gölcükler vardır. Genellikle kuru bir mağaradır. Girişin çok dar ve basık olması nedeni ile kuvvetli bir hava cereyanı yoktur.

Girişi zorlaştıran dar geçitler açılırsa turizm açısından elverişli bir mağara olabilir. Ayrıca sığınak ve depo olarak kullanılabilir. Yakınındaki Küçük Güvercinlik Mağarası ile birlikte turistik amaçlarla değerlendirilebilir.

2.9- Koca (Büyük) Düden Mağarası

Konya İli, Seydişehir İlçesi Çatmakaya Köyü ile 1 277 m rakımlı Bölmeburun Tepe arasında ve Suğla Gölü’nün güneydoğusunda bulunmaktadır.

Kireçtaşları ile alüvyonun (kiltaşı-silttaşı-kumtaşı) kontağında bulunan bir fay boyunca gelişmiştir. İki girişi vardır. Birincisi; yarım elips şeklinde ve ağzı çok geniştir. Bu girişin ağzı çamur ile tıkanmıştır. İkincisi; birincisinin sağ tarafında ve ağzı küçüktür.

Mağara tipi; yer yer yatay ve yer yer dikine teşekkül etmiş bir mağaradır.

Mağaranın içerisi çok kaygan ve killi bir çamurla kaplıdır. Bazı kısımlarda blok göçmeleri, doğal köprüler ve küçük çamur havuzları göze çarpmaktadır. Girişten 30 m sonra mağara iki kola ayrılmaktadır. Sağdaki koldan çok sıcak ve nemli bir hava gelmektedir. Soldaki koldan ise böyle bir hava gelmemektedir. Bir fay kontrolünde geliştiği sanılan sağdaki kol, çatlak boyunca devamlı iniş halinde ve havası solunuma elverişsizdir.

Koca Düden Mağarası ve yakın çevresinde bulunan irili-ufaklı 12 adet düden; üzerinde bulundukları Suğla Polyesi ve Gölü’nün sularının çoğunluğunu içlerine almaktadırlar.

Su bakımından çok aktif ve durgun bir havası olduğundan hiçbir amaçla kullanılamaz.

2.10- Sakaltutan Mağarası

Konya İli, Seydişehir İlçesi Madenli Köyü Yaylası ile Süleymaniye Kasabası (Akseki) yolu üzerinde; 2 199 rakımlı Yalıncak Tepe’nin kuzeybatısında Hanımoluğu ve Küçük Yellice mevkileri arasında bulunmaktadır.

Dikey bir mağara tipi sunan Sakaltutan Mağarası’nın toplam derinliği – 303 metredir.

3- DÜDENLER

Genellikle Suğla Gölü’nün güneybatı kenarında gelişmiştir. Suğla Gölü’nün batı kenarı çok yoğun karstlaşmaya uğramıştır. Dağlık sınırın karstlaşma sonucu gerilemesi, düdenler ve göl kenarında çıkan su kaynakları çevresinde doğal olarak düdenler gelişmiştir. Bunlardan en büyüğü Çatmakaya Köyü yakınındaki Büyük (Koca) Düden, karşı tarafında Celvere Bucağı civarında Kel Düden ve ayrıca, Fasıh Boğazı civarında Kayaağıl düdenleri bulunmaktadır. Bölme Burun Sırtı eteklerinde Enişdibi, Derin Koyak, Mutlu ve Bahçekaya gibi düdenler mevcuttur. Suğla Gölü'nün su rejimi üzerine önemli etkileri olan düdenler, Çatmakaya Körfezi kıyılarında, Üst Kretase kireçtaşları içerisinde gelişmiştir. Burada nispeten büyük boyutlara erişen Oruna Düdeni (Çapı ortalama 10 m) yeraltında karstik mağaralarla bağlantılıdır.

Susuz Körfezi'nin batı kıyısında bulunan, Pınarbaşı (Çapı 2 m, derinlik 7 m) ve Aldanataşı (Çapı 1.5 m ve derinlik 6.5 m) adını alan düdenler, Güvercin, Keşdeliği, Ekinalanı düdenleri; bol yağışlı devrelerde içerisindeki su seviyesini yükseltmesiyle bir kaynak özelliğini almaktadır. Bu düdenler, altta birbiriyle bağlantılı olduğu bir mağara gölüne inmektedir. Öte yandan bunlar, daha batıda Susuz Yaylası'ndaki düdenlerle (3.5 km'lik bir yeraltı deresi) birleşirler. Ayrıca; Susuz Yaylası civarında Aşağısusuz, Dipsiz, Ulugüney, Sırımların Alan Mevkii’ndeki düdenler de bulunmaktadır. Zaman zaman karstik bir kaynağın çıkış yeri veya başka bir deyimle su çıkan karakterinde olan bu tür düdenlerin dışında Çatmakaya Körfezi'nde olduğu gibi su batan şeklinde de düdenler vardır.

Suğla Gölü'nde birikmiş olan sular, Çatmakaya Körfezi'ndeki düdenler tarafından boşaltılmaktadır. Bu düdenlerin zaman zaman tıkanması veya fazla gelen suların tamamen boşaltılamaması nedeniyle Suğla, göl olma karakterini korumaktadır. Buna karşılık suların çekilmesiyle göl tabanı alüvyal bir ova şekline dönüşmektedir.

Kavak Köyü güneybatısında Dipsiz Kuyu, Ağaçtepe Yaylası ve Doğankuzu Boksit Ocağı arasında (Gölyeri, Özleğen), Tınaz Tepe Düden Mağarası ve düdeni, Susuz Köyü (Ekinalanı) ve Susuz Yaylası civarında (Sırımlarınalan, Aşağısusuz mevkiinde Ulugüney ve Dipsiz), Gölyüzü Köyü (Ekinalanı), Madenli Köyü (İlancaalan ve Alıçlı Alan arası) ve yaylası, Küpeçukuru Yaylası, Değirmenlik Köyü, Döşemeyayla, Süleymaniye Kasabası (Hadımalanı ve Kozbucağı), Çatmakaya Yaylası civarında Tınaz Tepe’nin güney ucunda Çakılağzı, Sarıyer, Karakışla ve Kurşunlu yaylaları civarındaki düdenler, Yarpuz, Küçüksülek Yaylası doğusunda Çatayağı Deresi ve düdeni, Sudöküldü Dere sularının boşaldığı Büyük Düden, Çat Yaylası civarında Sarıot, Tosuntaşı düdenleri, Çukuralan-Maşata Mah. (İbradı), Akkuyu Yaylası (Üzümdere), Çınardibi gibi yerleşim yerleri civarında da irili-ufaklı düden, uvala, dolin, lapye ve çukurlar gelişmiştir. Ayrıca, otokton kireçtaşı istifinde şekillenmiş olan dev kazanları ve derin yarıklar da mevcuttur.

Öte yandan Beyşehir Gölü'nün değişik yerlerinde de düdenler vardır. Gölün kuzeybatısındaki Homat Tepe Yarımadası'nın doğu ve batı kıyılarında, Mada Adası'nın doğu kıyısında, gölün batı sahilinde ve Düzağaç Tepesi'nin kuzeydoğusundaki düdenler bulunmaktadır.

4- OVA, POLYE VE YAYLALAR

Seydişehir ve yakın çevresinde bulunan ovalar; Suğla Gölü (ovası) ve/veya polyesi, Yeşildağ Ovası, Aydınkent ile Beşkonak arasında Eynif Ovası ve çeşitli yerleşim birimleri civarında alüvyal ovalar bulunmaktadır.

Seydişehir ve yakın çevresindeki polyeler; Seyran Dağları kesiminde iki önemli polye vardır. Bunlardan birisi Pınarbaşı Köyü (Derebucak) civarında Gembos Polyesi, diğeri Gembos Polyesi’nin 3 km kuzeyindeki Kızılova Polyesi’dir. Yaylacık, Dumdum polyeleri ve Gidengelmez dağlarının batısında Değirmenlik polyesi bulunmaktadır.

Seydişehir ve yakın çevresindeki yaylalar; bunların çoğunluğu ilçenin güney ve batı kesiklerinde bulunmaktadır. Bunlardan bazıları; Küpeçukuru, Avuluk, İçerkışla, Kuzukulağı, Ağaçtepe, Karakışla, Kurşunlu, Kıbleoluğu, Madenli, Susuz, Arvana (Çatmakaya), Çiftlik, Kayacık, Gölcük, Bademli, Karacakuyu, Kuruçay, Bartlı, Sarıtaş, Dikilitaş, Çardakalanı, İsalı, Meyre, İğdelioluğu, Değirmenlik, Eriklimiyar, Döşeme, Küçük, Elmalı, Hadımalanı, Küçüksülek, Taşkesikli, Kozdibi, Kovaalanı, Elmaağacı, Çağıllıoluk, Katrançukuru, Yukarı ve Aşağızimmet, Kepşen, Şimşirli, Manastır, Erdoğan, Karacahisar, Dibektaş, Söylemez, Sarıpınar, Hocali, Sarıot yaylaları gibi... Yaylaların bir kısmı da Seydişehir’in doğusunda bulunmaktadır. Bunlardan bazıları; Başoluk, Yukarı-Aşağı, Kanlarözü, Çevlik, Çepiçler, Damlar, Şeyhler, Tekneçukur, Keşlik, Dikilitaş, Gevrekli, Homa, Rümdüğün, Basırağıl, Kocagüney, Kavruk, Güvercinlik, Musluk, Kızılbayır, Dönertaş, Yeniağıl, Bedevregediği, Akcin, Seylangaç, Suludere, Kocebe, Güneyyaka, Leğenli, Alidere, Süpürgeliyaylak, Çat, Beşoluk, Çataloluk, Sayalı, Uluören, Taşoluk, Karabalcık, Depe, Namza, Zoburçimen, Deynez, Aşağıköyçardağı, Uzunalan, Kuyucak, Keçeli, Bayamlı, Boyalı, Ufacık, İncesu, Çukur, Uluören, Güneyyaka, Yeniağıl, Biçer, Kızılbayır, Güvercinlik, Musluk, Kavruk, Kocagüney, Anamur, Samanlıöreni, Modusönü, Köyönü, Akbıyık, Kenarekini, Homa, Kavurgalı yaylaları gibi...

5- UVALA, LAPYE VE DOLİNLER

Küpeçukuru, Madenli Köyü ve yaylası (Şemsin Çukuru), Ağaçtepe uvalaları faylara bağlı olarak gelişmiştir. Etrafı kalkerlerle çevrili bu uvalaların tabanında killi kumlu ve kırmızımtrak renkte topraklar görülür. Ayrıca Madenli Yaylası uvalasının taban kısmına yakın yamaçlarında daha çok kalker-şist kontağında karstik mağaralar gelişmiştir.

Ayrıca, Gidengelmez dağlarının büyük bir kısmında lapyeler ve dolinler gelişmiştir. Lapyeler çok yaygın ve çeşitlidir. Bunlar, kanalcıklı, oluklu, çatlak ve delik lapyelerdir. Ancak kanalcıklı ve oluklu lapyeler diğerlerine göre daha çoktur. Suğla Gölü’nün batı kıyılarında da dik ve hafif eğimli yamaçlarda lapyeler oluşmuştur. Burada kanalcıklı, oluklu ve çatlak lapyeleri daha çoktur.

Kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu zonlar teşkil eden dolinler ise genellikle erime dolinleridir. Kireçtaşı tabakaları başlarında daha çok gelişen bu erime dolinleri, kuzeyde Büyükkgözet Dağı’nın batısında başlar ve güneydoğuda Gidengelmez dağlarına kadar devam eder.

Özellikle daha saf olan Kretase kireçtaşları içerisindeki karstik şekillerin çok çeşitli olduğu dikkati çeker. Nitekim Gidengelmez, Seyran ve Anamas dağlarında lapye, dolin, uvala, polye, düden, karstik mağara, karstik kanyon, vadi ve yeraltı dereleri bunu doğrulamaktadır.

Çatmakaya körfezi ve bütünüyle Suğla Gölü Polyesi güneyindeki kalker plato sahalarında çok sayıda dolinler teşekkül etmiştir. Bu kesimde polyelerin gelişemediği de dikkati çekmektedir.

Seydişehir Formasyonu bünyesinde kıvrımlı yapılardan oluşan sert formasyonlar fay ve akarsu aşındırmasıyla yerini yumuşak formasyonlara bırakarak Pliyosen aşınmasını ortaya çıkarmıştır. Adı geçen aşınım yüzeyi üzerinde Seydişehir Ilıca Tepe ve Kavak Köyü civarında travertenler, konik tepeler şeklinde görülür. Yine bu traverten konileri üzerinde eski maden suları ve sıcak suların çıkış noktalarına karşılık gelen küçük çukurluklar bulunmaktadır.

6- HUM, HÜYÜK, KANYON VE KÖRFEZLER

Suğla Gölü kenarı boyunca erime artığı hum (kalık tepeler) dikkati çeker. Mutlu Yaylası yakınındaki alüvyon örtü içinden hafifçe yükselen tepecikler erimelerden arta kalmış birer humdur. Ayrıca, Susuz Köyü önlerindeki (Kunduz Tepe-Çakıllar Mevkii) de buna bir örnektir. Suğla tabanında, Gölyüzü Köyü'nün doğusundaki Görüklü Tepe ile Hıdırellez Tepesi de birer hum özelliğindedir.

Suğla Gölü’nün diğer kenarlarında kum sedleri ve kıyı kordonları oluşmuştur. Kıyı kumlarının üst düzeylerinde bol miktarda seramik parçalarının bulunması ve kıyı kordonları boyunca Neolitik ve daha genç yaşta hüyüklerin bulunması, Pleyistosen Suğla Gölü’nün hiç değilse Neolitik devir sonlarına kadar devamlı göl özelliğini koruduğu söylenebilir.

Beyşehir ve Suğla havzaları tabanında hum karakterinde, kireçtaşlarından oluşan irili ufaklı tepeler vardır. Yenişarbademli, Yeşildağ, Armutlu kesimlerinde ve gölün batısındaki adalar bu özelliktedir. Kubad-abad Sarayı'nın bulunduğu tepe ile Mındıras Tepesi de hum karakterindedir. Hüyükler; Suğla Gölü doğu kesiminde iki Neolitik devire ait veya daha genç hüyükler bulunmaktadır. Bunlar; Aşağıkaraören Köyü (Seydişehir) yakın civarında Küçük ve Büyük hüyükler, Süberde (Gölyüzü), Karabulak, Dikilitaş, Akçalar ve Bostandere hüyükleri bulunmaktadır. Ayrıca, bu bölgede kıyı kumu sedleri ve birikinti konilerine de rastlamak mümkündür.

Seydişehir İlçesi ve yakın çevresindeki kanyonlar; Balıklava Köyü (Bozkır) ve Apa Barajı arasındaki Çarşamba Çayı Kanyonu, Gümüşdamla (Zilan) ve Oymapınar Barajı arasındaki Manavgat Çayı Kanyonu ve Manavgat-Serik arasında Beşkonak civarında Köprülü Kanyon bulunmaktadır.

Karstik kanyon vadilerin, daha çok Yeşildağ Ovası'nın (Beyşehir) batı ve güneyinde gelişmiş oldukları görülür. Bunlara Kuru, Kısık ve Kuruca dereleri vs. gibi isimler verilmiştir.

Seydişehir İlçesi ve yakın çevresindeki körfezler ise; Susuz ve Çatmakaya köyleri körfezleri ile Alagöz (Gölyüzü Köyü) girintisi körfezidir.

7- VOLKAN DOMLARI, KONİ, KRATER, KALDERA VE PERİ BACALARI

Alacadağ ve Erenler dağları bünyesindeki volkanik çukur rölyef şekilleri arasında volkan domları, koni, krater ve kalderalar önemli bir yer tutar.

Bunlardan bazıları kornişli yamaçlar, bünye düzlükleri, masa şeklinde yaylalar, derin vadiler, boğazlar, bad-lands (içinde birçok vadi bulunan çorak arazi) şekilleri, peri bacaları, nekler (baca dolgusu) ve pitonlar şeklindedir. Gevrekli Kasabası (Asarlık), Kızılkaya ve Anakuz Tepe volkanik domları, Modus ve Mezitkolu volkan konileri, Boyalı Köyü (Tekke) parazit konisi, Küçük ve Büyük Kozlu, Mesudiye ve Oğlakçı köyleri arasında (Duruca, Kovalı, Elkin, Elvas), Gölcük krater ve gölleri, Mesudiye Köyü civarında (Gavur Gölü) ve İnlice kalderaları, Erenkaya ve Gölcük nekleri gibi volkanik şekiller gelişmiştir (Şekil 7).

Pramidal şekilleriyle dikkati çeken peri bacaları; Erenkaya-İnlice yolu yakın çevreleri ile Klistra (Gökyurt) Köyü (Akören), Sağlık ve Kızılviran kasabaları civarında gelişmişlerdir.

8- AKARSU, DERE VE ÇAYLAR

8.1- Seydişehir ve Yakın Çevresindeki Kayaçların Su Bulundurma Özelliği

Seydişehir ve yakın çevresinin büyük bir bölümü daha çok parçalanmış kireçtaşlarından oluştuğu için yeraltı suyu bakımından fakir sayılır. Büyük akarsulara pek rastlanmaz. Sadece Beyşehir Kanalı, Şehir Çayı (Çiftçi=Akçay) dikkati çekmektedir. Ancak, bindirme sınırlarında ve bazı faylar boyunca diğer su kaynakları ortaya çıkmaktadır.

Geyikdağı otoktonu bünyesindeki en yaşlı birim ve Akçalar Kasabası civarında gözlemlenen Kambriyen yaşlı Çaltepe Formasyonu; kireçtaşlarında gözeneklilik çok düşüktür. Ancak çatlak ve kırıklar oldukça yoğun gelişmiştir. Aynı zamanda sıcak su gelişinin bu birimden gelmesi, bu karbonatlı kayaçlarda bağlantılı boşlukların derinlere indiğini göstermektedir.

Yine Seydişehir ve yakın çevresinde geniş bir yayılım sunan, kiltaşı-silttaşı-kumtaşı-metakumtaşı ardalanmasından oluştuğu için Ordovisiyen yaşlı Seydişehir Formasyonu adı verilen şistlerin geçirimliliği azdır. Ayrıca su bulundurma özelliği bakımından da olumsuz niteliktedir. Bu formasyonla birlikte yayılımı daha az olan diğer birimlerle yanal geçişlilik sunan ve yine aynı litolojilerden oluşan Pınarbaşı formasyonunun da su bulundurma özelliği aynıdır.

 

İçerikışla mevkiinde Jura yaşlı dolomitler ve Kretase yaşlı kireçtaşları ve diğer kalkerlerin kırık ve çatlaklarında, özellikle karstik boşluklarında ikincil gözenekliliğe bağlı olarak yeraltı suyu içermektedir. Bu bölgede su kaynaklarının rezervuarlarını oluşturmaktadır. Jura yaşlı dolomitler ve Kretase yaşlı kireçtaşları dokanağından yüzeye çıkan debisi 50-60 l/sn olan bir dokanak kaynağı mevcuttur. Yine Beldibi Pompa istasyonunda yüzeylenen Jura yaşlı dolomitlerin kendi içerisindeki bir fay hattından çıkan fay kaynağının debisi 50-80 l/sn arasında değişmektedir. Aynı bölgede Eti Alüminyum A.Ş adına DSİ tarafından, 1969-1971 yılları arasında yapılan içme suyu sağlamak amacıyla derinlikleri 35-90 m arasında değişen; biri gözlem 9 tanesi üretim kuyusu olmak üzere 10 adet sondaj yapılmıştır. Gözlem kuyusu dahil 9 tanesi üretim halindedir. Bu kuyulardan münavebeli olarak toplam 150 l/sn su alınmaktadır.

Yine aynı bölgede Eti Alüminyum A.Ş adına 1993 yılında içme suyu amaçlı MTA Orta Anadolu II. Bölge Müdürlüğü tarafından Jura yaşlı dolomitler içersinde 3 adet sondaj yapılmıştır. Derinlikleri 44-45 m, statik seviyeleri 1.40-3.45 m ve debileri 35-60 l/sn arasında değişmektedir.

Jura yaşlı dolomitler içerisinden çıkan debileri 50-80 l/sn olan, suları Kuğulu Gölü pınarları civarında Seydişehir Belediyesi; (iki adet) kaptaj yoluyla içme suyu temin etmektedir. Aynı bölgede son yıllarda içme suyu amaçlı yapılan sondajlarda istenilen yeterli debiye ulaşılamamıştır. Yine aynı bölgede dolomitler içerisinde Orman Bölge Şefliği’nin sondaj kuyusundan 20 l/sn su temin edilmektedir.

Triyas yaşlı Taraşçı kireçtaşının üst seviyelerini oluşturan Toptaş kireçtaşı üyesi masif yapıda olduğundan bu seviyeler geçirimlilik ve su bulundurma bakımından olumsuz özellik taşımaktadır. Buna karşılık Emirkaya kireçtaşı üyesi çatlak porozitelidir. Ancak kireçtaşları arasında bitümlü seviyelerin bulunması suların sadece kireçtaşlarının tabakalanma düzlemleri boyunca hareket etmelerine neden olmaktadır.

Taraşçı Yaylası civarında gözlemlenen Sarpyardere formasyonu; kiltaşı-silttaşı, kumlu kireçtaşı gibi geçirimsiz litolojilerden ve az geçirimli kumtaşlarından oluşmuştur. Sarpyardere formasyonu üzerinde bulunan İçerikışla formasyonundan beslenen sular, yer yer kumtaşı seviyeleri boyunca hareket ederek yüzeyde kaynaklar oluşturmuştur. Bu da Sarpyardere formasyonunun su bulundurma özelliğini nispeten arttırmaktadır.

Daha çok Jura yaşlı dolomit ve kireçtaşlarının oluşturduğu İçerikışla formasyonunda çatlak ve kırık sistemleri oldukça fazla gelişmiştir. Sayıları pek çok olan dolinlerin yanısıra speleologlarında ilgisini çeken Ferzene Mağarası gibi karstik oluşumlar fazlaca gözlenmektedir. Bu formasyona ait taneler arası gözenekliliklerinin çok düşük olması nedeniyle süzülen sular çatlak ve kırıklarda hareket etmektedir. Kuğulu Gölü pınarlarının sularının eskiden Ferzene Mağarası’ndan çıktığı kesindir ve yeraltı su tablasının düşmesiyle terkedilmiştir. Beslenmenin bol olduğu mevsimlerde yeraltı su tablası yüzeyle kesişmekte ve Kuğulu Gölü pınarları ve Beldibi kaynaklarını oluşturmaktadır. Kurak mevsimlerde yeraltı su tablası daha önceleri 3.5-5 m iken şimdi genellikle 8-10 m’ye kadar ulaşmaktadır.

Alüvyon; Seydişehir ve yakın çevresinde geniş bir yayılım sunmaktadır. Pliyosen ve daha yaşlı kayaçları açılı uyumsuzlukla örten, akarsu yataklarında gelişmiş Kuvaterner oluşuklardır. Alüvyonla kaplı bölgelerde su ihtiyacı 8-15 m’lik keson kuyu ve sondajlarla giderilmektedir.

8.2- Akarsu, Dere ve Çaylar

İlk akla gelen akarsu, çay ve dereler; Beyşehir Gölü’nden Suğla Gölü’ne dökülen Beyşehir Çayı'dır (Beyşehir Kanalı). Bu çay, aşağı kesimlerinde Çarşamba Çayı adını almaktadır. Çumra dolaylarından Konya Ovası’na dökülür.

Diğerleri ise; Suğla Gölü’nün kuzeybatı kenarı boyunca çıkan ve her mevsim su veren karstik kaynaklardır. Özellikle Seydişehir’in batı kesiminde, kaynaklar kuzeyden güneye doğru, geçici-devamlı karstik kaynaklar ve Suğla Gölü su rejimini de ilgilendiren; Yeniceköy güneyinde Artmutoluğu Pınarı, Gökçehüyük Köyü civarında Çakıroluğu, Gürlevük Deresi ve Sazlı Oluk, Taraşçı Kasabası civarından doğup Seydişehir İlçesi'nden geçerek Suğla Gölü’ne dökülen Şehir Çayı (Çiftçi=Akçay), Pınarbaşı, Kuğulu Gölü pınarları, Beldibi ve İçerikışla pınarları yer almaktadır. Akdağ eteklerinden beslenen yazları kuruyan 50 l/sn debili Karakış Çayı ve 200 l/sn debili Akandağ Deresi sularını Suğla Gölü'ne boşaltmaktadır.

Gölyüzü ve Taşağıl köyleri arasında faya bağlı olarak çıkış yapan Kürt pınarları (Kör; 5 l/sn, Koca; 2 l/sn ve Kavaklı; 1.5 l/sn), Susuz ile Gölyüzü köyleri arasında Alagöz (Çil Irmağı; 50-500 l/sn), Sultan, Çingene ve Kız pınarları; Susuz Köyü batı kenarında Pınarbaşı (Göz), Yağni, Göğerseleği, Kulak, Karapınar ve yağışların bol olduğu dönemlerde Keş Deliği, Akçaylak ve Dipbucak (Barkıt) kaynakları; Çatmakaya ile Susuz köyleri arasında Mertenli Bucağı ve Fasıh karstik kaynakları bulunmaktadır.

Seydişehir İlçesi güneybatısında Bozkır alloktonunu oluşturan; fliş fasiyesindeki kiltaşı-silttaşı-kumtaşı, kireçtaşları, ofiyolitik seriler, radyolaritler, kuvarsitler, metaçörtler gibi tektonik karışımdan oluşan Sülek Karmaşığı’nın gözlendiği bölgelerde suyun varlığından söz edilebilir.

Kaynak suları daha çok bindirme zonları ve çeşitli kırık (fay, çatlak) vasıtasıyla yeryüzüne çıkmaktadır. Özellikle Yarpuz, Gümüşdamla, Yalıncak Tepe ve civarı, Madenli Köyü ile Değirmenlik Yaylası arasında (Şimşirlioluk, Yesem, Cevizli, Soğukoluk, Hanımoluğu ve Yeroluk çeşmeleri), Değirmenlik Yaylası ile Süleymaniye arasında (Çataloluk Çeşmesi), Süleymaniye (Hadımalanı-Kıroluk, Elmalı, Akpınar ve Kozbucağı), Gölyeri, Avuluk ve Küpeçukuru yaylaları, Çatmakaya Köyü ve Yaylası, Gölcük, Ağaçtepe, Karakışla, Kıbleoluğu Tepe (Kıbleoluğu Çeşmesi), Kurşunlu, Kuzukulağı, Hocalı, Küçüksülek, Erdoğan, Çardakalanı, İsalı (Beşpınar), Dibektaş, Sarıpınar, Karacahisar, Sarıot yaylaları civarında çeşitli su kaynakları bulunmaktadır.

Yine Seydişehir’in batısını çevreleyen Geyikdağı otoktonu bünyesindeki kireçtaşları içerisinde karstik kaynaklar bulunmaktadır. Bunlardan bazıları; Gümüşdamla Kasabası (Akseki) civarından doğup Oymapınar Barajı’na dökülen Manavgat Çayı mevcuttur. Ayrıca, Beşkonak-Taşağıl kasabaları (Manavgat) civarında Köprü Irmağı, Güzelsu ile Gündoğmuş arasında Karpuz Çayı ve Gündoğmuş ile Alanya arasında Alara ve Kargı çayları bulunmaktadır.

Seydişehir’in doğusunu çevreleyen volkanik kayaçların gözlendiği Alacadağ ve Erenler Dağı volkanitleri, Ketenli ve Kartalkaya formasyonlarında da çeşitli su çıkışları gözlenmektedir. Bunlardan bazıları; Yarnas, Ayvalı, Akça ve Hacımehmet Oluğu pınarları, Yaşlıca ve Namza dereleri, Kumluca Köyü civarında Büyükçay, Armutlu, Çiğdere, İnlice ve Bükçe civarından doğan Uluçay ve bununla birlikte Çavuş-Tol civarında birleşen Darı, Çatköy civarından doğup Bostandere civarından geçerek Beyşehir Kanalı’na dökülen Sulu dereler gibi... Özellikle yerleşim birimleri ve yaylalarda değişik debilerde su veren kaynak ve pınarlar bulunmaktadır.

Diğer yandan, Beyşehir Gölü ve dolayısıyla Suğla Gölü'ne dökülen Yeşildağ, Hanboğazı, Eflatun, Yenişarbademli, Armutlu, Sarıöz (Gavur), Bostan dereleri ve Hisarözü, Çavuş çayları da bulunmaktadır.

9- GÖL VE GÖLETLER

Genellikle göller; Akdeniz Bölgesi'nin Batı Toroslar bölümünde ve bu bölümün göller yöresinde yer almaktadır. Seydişehir ve yakın çevresinde bulunan göller; Beyşehir Gölü (1 121.5 m) ve Suğla Gölü (1 090 m) rakımlarında bulunmaktadır. Ayrıca, Acı Göl (836 m), Burdur Gölü (850 m) ve Eğridir Gölü (924 m) bölgenin başlıca çukur alanlarına karşılık gelir.

Bölgemizin bazı kısımlarında ve bunun çevresinde, daha önce bazı araştırmacılar tarafından jeomorfolojik incelemeler yapılmıştır. LAHN; bugünkü Beyşehir Gölü'nün eski büyük Neojen gölünün kalıntısı olduğunu kaydetmektedir. Aynı yazar, Beyşehir Gölü Havzası'nın daha önceleri Altınapa Boğazı vasıtasıyla Konya Havzası'na, Şarkikaraağaç-Yalvaç depresyonu Eğridir Gölü Havzası'na, Sultan Dağları silsilesi üzerinde bulunan Kafadağı kesimindeki bir vadi ile de Akşehir Havzası'na bağlantısı olduğunu belirtmiş ve bunlara ait bazı eski akarsu taraçalarının bulunduğunu ileri sürmüştür. Ayrıca, Beyşehir Gölü ile Suğla Gölü'nün hidrografik özelliklerine de değinen LAHN, bölgedeki Gembos Polyesi'ni karstik göller kategorisine dahil etmiştir.

Toros Dağları bünyesinde; Dipsiz, Sülüklü dağ gölleri (buzul) (Bozkır); Sarıot Yaylası civarında İlvat ve Hocali Yaylası’nda Dipsiz göller; Kovalı, Dipsiz, Sülüklü, Gavur dağ gölleri (Seydişehir) bulunmaktadır.

Erenler Dağı ve Alacadağ bünyesinde volkanik kayaçlar içerisinde; Mesudiye Köyü ve Ketenli Yaylası civarında Gavur Gölü, Gölcük krater gölü, Akkise civarında May, Darı ve Ulu gölcükleri bulunmaktadır.

Göletler ise; Çimen, Dikilitaş, Gevrekli Yaylası, Sülüklü ve Keşlik (Ketenli Yaylası), İnlice, Ufacık, Dikilitaş, Gökçehüyük, Taraşçı, Susuz Yaylası ve Aşağısusuz, Eti Alüminyum A.Ş Genel Müdürlüğü’ne ait suları kullanıma uygun olmayan Kırmızı Çamur barajları I-II, Kriyolit Barajı göletleri bulunmaktadır. Kırmızı Çamur II barajı (2. Göze), Kuğulu ve Akçalar göletleri yapımı devam etmektedir.

 

1999 yılı planlama çalışmaları için programa alınan Seydişehir Suğla Depolaması (258.5 hm3) projesinin de içerisinde yer

aldığı KOP (Konya Ovaları Sulama Projeleri=58.6807 ha) adı altında Konya ovalarına başka havzalardan önemli miktarda su akıtacak tesislerin yapımı devam etmektedir. Konya ve Karaman illerinin tamamını içine alan dört akarsu havzasına yayılmış 47.720 km2’lik bir alanı kapsamaktadır. 9 adedi büyük su projesi olmak üzere yapımı devam eden toplam 12

adet projenin yapımı devam etmektedir. Bölgemizle ilgili olan projeleri ise; Kocaçay üzerinde Derebucak Barajı-Gembos derivasyonu tüneli (16 km) ve Yeşildağ sulama-Beyşehir Gölü-BSA-Suğla Depolaması (Suğla 1. kademe; 3.351 ha, Karaören; 1.360 ha, Bostandere; 683 ha pompaj sulama projeleri gibi) ve ayrıca Çarşamba Çayı’na katılması için Apa baraj membaına çıkacak olan Göksu-Bozkır barajı ve Bağbaşı Barajı-Mavi Tünel (17 km) ve HES yapımları devam etmektedir.

Suğla Gölü’nün son durumu; Seydişehir-Suğla Depolaması Projesi (Suğla Depolaması) isimli, Beyşehir Gölü ve Apa Barajı regülasyonlarına destek sağlamak ve Konya-Çumra projeleri için su sağlamak amaçlı olan proje tamamlanmıştır.

Sedde tipi: Homojen toprak dolgu, Kret kotu: 1097.5 m, Kret genişliği: 6 m, Sedde uzunluğu: 66.900 m, Sedde yüksekliği: 7.5-8.5 m, Yağış alanı 581 km2, Yıllık ortalama su 145 hm3, Normal su kotu: 1096 m, Minimum su kotu: 1095.5 m, Toplam göl hacmi: 258.5 hm3, Göl alanı: 4000 ha, BSA’ya çıkış kanalı: uzunluğu 1055 m, Kapasitesi 50 m3/sn

ve Merkez pompa istasyonu terfi yüksekliği: 3.7-6 m’dir.

Gökhüyük-Saray, Süberte-Saray Derivasyon kanalları; Süberte-Gökhüyük, Çiftlikköy-Saray 2, Arvana, Arvana 1 Drenaj kanalları ve Saray-Gökhüyük, Gökhüyük-Süberte, Süberte-Çiftlikköy, Çiftlikköy-Saray Depolama seddeleri proje kapsamındadır.

Sedde güzergahı ve göl alanı, Kuvaterner yaşlı alüvyon; kil, turbalı kil, kum, çakıl tabakalarının ardalanmasından oluşmaktadır. Planlama aşamasında depolama daire şeklinde düşünülmüş ve temel araştırması da buna göre yapılmıştır. Sonradan depolama şekli değiştirilince yeni sedde güzergahı temel araştırması yapılmayan bölgeye kaymıştır. Tatbikat aşamasında yeni sedde güzergahının geçirimliliğini araştırmak için 44 adet 440 m temel sondaj yapılmış ve geçirimli tabakalar tespit edilmiştir.

Suğla depolaması; depolama ünitelerinden olan sadece merkez pompa istasyonunun tamamlanması neticesinde

Suğla havzasından düdenler vasıtasıyla Akdeniz’e boşalmakta olan yıllık 100-150 hm3 arasında su, 1999 yılından itibaren

her yıl Konya-Çumra ovasına çevrilerek sulamada kullanılması sağlanmıştır (DSİ 4. Bölge 2002).

10- SEYDİŞEHİR VE YAKIN ÇEVRESİ DEPREMSELLİĞİ (SİSMİSİTESİ)

“Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası”na göre; Türkiye 5 dereceli bölgeye ayrılmış ve her ilin hangi dereceli deprem bölgesine dahil olduğunu ortaya konmuştur.

“Konya İli Deprem Bölgeleri Haritası”nı incelediğimiz zaman Seydişehir İlçesi deprem bölgeleri haritasına göre; 4. derece deprem bölgesinde yer almaktadır. Konya İli, Meram, Karatay, Selçuklu, Bozkır, Ahırlı, Yalıhüyük, Akören, Altınekin, Cihanbeyli, Halkapınar ilçeleri ise; Seydişehir ilçesi ile aynı dereceli deprem bölgesindedir.

Beyşehir, Derebucak, Derbent, Kadınhanı, Sarayönü, Çeltik, Kulu ilçeleri 3. derece deprem bölgesi ve Hüyük, Yunak ilçeleri 2. derece deprem bölgesinde yer almaktadır. Akşehir, Doğanhisar, Ilgın ve Tuzlukçu ilçeleri ise; 1. derece deprem bölgesinde bulunmaktadır. Hadim, Taşkent, Güneysınır, Çumra, Ereğli, Karapınar, Emirgazi ilçeleri ise; 5. derece deprem bölgesinde yer almaktadır.

Beyşehir ve Suğla havzalarının Neojen devrinde civar havzalarla irtibatlı oldukları tespit edilmiştir. Lahn’a göre; Konya Havzası, Altınapa ile Kızılviran arasında bulunan boğazdan geçen eski bir akarsu vasıtasıyla Beyşehir Havzası’na bağlanıyordu. Nitekim bu boğazın civarında iki havzanın bugünkü seviyelerinden 400-500 m daha yüksekte, bölgenin yabancısı olan akarsu kökenli yuvarlanmış çakıllara rastlanmaktadır. Aynı devrede muhtemelen Akşehir Havzası ile de bir irtibat vardı. Öte yandan Beyşehir-Şarkikaraağaç-Yalvaç ve Eğridir Gölü havzaları arasında eskiden bir irtibat olduğu, Beyşehir Gölü’nün kuzey köşesinden başlayan ve Şarkikaraağaç depresyonundan geçmek suretiyle Eğirdir Gölü’ne kadar devam eden taraça kalıntılarıyla tespit edilebilmektedir. Sultan Dağı fayı hattında Akşehir, Eğridir, Beyşehir ve Burdur gölleri bulunmaktadır. Bu göller, fayların mutlaka bir kanadına dayanmıştır. Morfolojik olarak da bunu göstermektedir.

Beyşehir Gölü Havzası’nın gelişimi, iç ve dış faktörlerin Paleozoyik’ten bu yana gösterdikleri etkilerin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Toroslar bölgesindeki Orta Miyosen deniz kollarının yer yer Beyşehir-Seydişehir havzasına kadar uzandığı tespit edilmiştir. Miyosen sonlarında ise; diğer bölgelerde olduğu gibi genel bir yükselme meydana gelmiştir.

Tektonik hareketler sonucu oluşan büyük faylar, kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda bir takım çöküntü havzalarını oluşturmuştur. Bunlardan en büyüğü Beyşehir-Seydişehir tektonik çukurluğuna tekabül eder. Bu çukurluk kuzeybatıda Şarkikaraağaç’tan başlar ve güneydoğuda Bozkır’a kadar devam eder. Bu tektonik çukurluğun nispeten çukur kısımlarında Beyşehir ve Suğla gölleri yer almaktadır. Anamas Dağları ve Sultan Dağları gibi tektonik yükselme zonları arasında yer alan Beyşehir Gölü, özellikle batı kısmında önemli sayılabilecek faylarla sınırlanmıştır. Çökmeler, gölün batısında, doğusuna nazaran daha fazla olmuştur. Bu fayların bir kısmı çok büyük bir ihtimalle tekrar oynamışlardır.

Gölyüzü Köyü’nün 1 250 m güneyinde birbirine paralel eğim atımlı normal ve ters faylar vardır (Alagöz İni ve Deliönü Bucağı). Bunlar, kuzeydoğuya 35-40 derece eğimli Kretase kireçtaşları ile alttaki Paleozoyik şistlerini etkilemiştir. Yine kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu bir fay, Gölyüzü-Seydişehir yolunun 2.5-3. km’sinde ortaya çıkar. Aynı yörenin doğusunda Görüklü Tepe yine kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu bir fayla sınırlanmıştır. Bu fay, Paleozoyik şistleri ile bunun üzerindeki Mesozoyik kireçtaşlarını kesmiştir.

Muhtemelen genç tektonik hareketlerle tekrar oynamış bulunan bazı eski faylar boyunca sıcak sular satha çıkmıştır. Bunların kireçtaşları içinden geçerek yüzeye çıkanları travertenlerin teşekkülüne neden olmuşlardır. Seydişehir’in kuzeybatısındaki “Ilıca Tepe” bu şekilde oluşmuştur. Yine böyle bir sıcak su kaynağı, Kavak Köyü yakınlarında da mevcuttur. Bu kaynak Seydişehir’in kuzeyindeki bir antiklinali kesen faydan çıkmaktadır. Bu sıcak su da traverten teşekkülüne neden olmuştur.

Suğla Gölü de Beyşehir Gölü gibi genç tektonik hareketler neticesinde beliren sıkışmanın çukur bir yerinde bulunmaktadır. Suğla Gölü’nün doğusu, volkanik bir arazi ile sınırlanmıştır. Burada volkanizmadan evvel Suğla Gölü’nün batısında görülen Mesozoyik-Paleozoyik formasyonları etkileyen ve Suğla çanağının teşekkülüne sebep olan fayların varlığı sözkonusudur. Suğla Gölü batısındaki fayların çoğu, kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda olup, birbirine paraleldir. Bunlar eğim atımlı ve ters faylar grubundandır.

Yukarıdaki izah edilmeye çalışılan tektonik gelişim sürecinden de anlaşılacağı gibi Seydişehir ve Beyşehir gölleri birbiriyle irtibatlı; tektonik faaliyetler sonucu oluşan, Şarkikaraağaç-Yalvaç-Eğirdir Gölü ve dolayısıyla Akşehir Gölü havzaları ile eskiden irtibatı olan, doğudan ve batıdan kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu faylarla kontrol edilen, genç birer çöküntü havzasıdır. Bu fay ise; Suğla Gölü’nün batısındaki fay, Çaltepe batısından başlayıp Seydişehir ve Taşağıl Köyü’nün doğusundan geçerek Gölyüzü Köyü’ne kadar uzanan muhtemel bir faydır. Diğer kesimi ise; Suğla Gölü’nün doğusunu oluşturan andezitlerlin temsil ettiği volkanitlerden ibarettir.

Gevrekli Kasabası; ilçenin 13 km kuzeydoğusundadır. Doğudaki yükseklikler Miyosen yaşlı sağlam yapılı andezitlerden oluşmuştur. Yerleşim alanı, genellikle 20 m kalınlığında az killi kumlu ve çakıllı alüvyon üzerindedir. Volkanik saha, alüvyon arasında uzanan kısım yamaç molozu ile örtülüdür. Yeraltı su seviyesi 3-6 m arasındadır. 4. derece deprem bölgesindedir.

Ortakaraören Kasabası; ilçenin 25 km doğusunda, Suğla Gölü’nün 2 km kuzeyinde düz bir saha üzerinde kurulmuştur. Zemin, doğudan batıya doğru akmakta olan Kozlu deresinin ve yamaçlardan gelen sel sularının taşıdığı alüvyondan ibarettir. Doğuda ve kuzeyde ise, topoğrafyanın yükseldiği volkanitlerin yer aldığı görülür. Yeraltı su seviyesi 5-9 m arasındadır. 4. derece deprem bölgesindedir.

 
  Bugün 10 ziyaretçi (13 klik) kişi burdaydı! (2009 © Copyright By www.ilcemseydsiehir.tr.gg ® Tüm Hakları saklıdır)  
 
SEYDİŞEHİR FM HABER 100.5 mhz MÜZİK EĞLENCE REHBER SEYDİŞEHİR'İN TEK SESİ > Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol