SEYDİŞEHİR EFSANELERİ
SEYDİŞEHİR EFSANELERİ
Seydişehir’de dilden dile aktarılan efsanelerden çoğu, Seyyid Harun
Mekâkıbı’ndan kaynaklanmıştır.
Seydişehir'in Seyyid Harun eliyle kuruluşu, bir efsane şeklinde dilden dile
dolaşmaktadır.
Seyid
Harun Camii Şerif’in Yapım Efsanesi
Seyyid Harun Mekâkıbından kaynaklanan bir efsaneye göre, Seyyid Harun-ı Veli
şehri kurmak
üzere Küpe dağının eteklerine gelmiştir. Az ötede Vervelid şehri hara
harabelerin de yığın yığın taşları vardır. Bu taşlar o kadar büyük ve ağır ki
yerinden oynatmaya kimsenin gücü yetmemektedir. Seyyid Harun, şehrini kurarken
bu taşlardan faydalanacaktır. Önce şehrin
planlarını tasarlar, kafasını ve kale kapılarının yerlerini işaret
eder. Sonra harabenin başına giderek istediği taşa asasını dokundurur ve: (Ya
Hacer! Allah'ın izniyle kalk, yola düş! Kale duvarlarında münasip yerini al!)
der.
Böylece taşlar, koyun sürüsü gibi, birbiri ardına yola düzülür, şehirde yerini
alır.
Bunu gören çevre halkı, Seyyid Harun'un gerçek bir veli olduğuna yürekten inanır,
şehrin kurulmasında canla, başla
çalışırlar.
Yine
efsaneye göre, Seydişehir kurulurken, Eşref oğlu Beyi, Seyyid Harun'un
gerçek bir veli olup olmadığını sınamak
ister. Veziri ile iki tulum hediye gönderir. Tulumlardan
birinin
içinde
katran, ötekinde çamur vardır. Vezir
tulumları Seyyid'in önüne bırakır. Seyyid (Bismillâh
) diyerek
ilk
tulumu açar, mis gibi oğul balı. öteki tuluma
el atar. Taze taze tereyağı dolu. Dervişlerine seslenir. (Eşrefoğlu bize iki
tulum bal ve yağ göndermiş, ırgatlara
dağıtın, ekmeklerine katık etsinler..) der . Bu olayı
öğrenen Eşref oğlu, Beyşehir’den gelerek
Seyyid' in elini
öper ve dost olurlar. Dostlukları o derece
ilerlemiş ki, Eşrefoğlu Mehmet Bey, Trogitis’e Seydişehri, Seyit Harun Veli de
Süleymanşehir’e Beyşehri adını koymuşlardır.
Deve
Taşı Efsanesi
Seyyid Harun, Küpe dağının eteklerinde şehrini kurarken
bir haber ulaşır, llgın-Kadınhanı
arasındaki Mahmuthisar köyündeki Tekke'de müritleri ile oturan Didiği
Sultan adlı ermiş
bir şeyh, ayıya gem vurarak binmiş,
müridleriyle birlikte Seyyid'in ziyaretine
gelmektedir. Haberi alan Seyyid Harun, müridlerini toplar, oradaki kocaman
bir
kayaya (Deve ol!) der, deve şekline giren
kayaya binerek Didiği Sultanı karşılar.
Keramet ehli iki pir, Seydişehir'in girişinde buluşurlar. Didiği Sultan, bindiği
ayıdan iner, onu dağa sürer, Seyyid
Harun da bindiği taş deveyi çöktürür, o da iner,
böylece
halleşip
görüşürler.
Seyyid Harun'un bindiği taş deve, çöktüğü
yerde olduğu gibi kalır.
Yüzyıllar
boyunca, deveye benzeyen, bu kaya
parçası, halk tarafından ziyaret edilerek efsanesi
anlatılır.